"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Büyükerşen: “Kültür-sanat, insanlığın ayrılmaz bir parçasıdır”

  • 27 Haziran 2022
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Belediyenizin kültür-sanat alanındaki çalışmalarından bahseder misiniz? Belediyeniz bünyesinde Kültür İşleri, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü gibi birimler var mı?
YILMAZ BÜYÜKERŞEN:
Son 23 yılda şehircilik uygulamalarıyla ülke çapında öne çıktık. Bu uygulamaların arasında kültür-sanat alanındaki çalışmalarımız dikkat çekiyor. Göreve geldikten sonra kültür-sanat etkinliklerini gerçekleştirebileceğimiz fiziksel mekânlara odaklandık. Önceki belediye başkanının “düğün salonu” olarak temelini attığı inşaatı, kültür-sanat merkezi inşaatına çevirdik. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Sarayı’nı hizmete açtık. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nu ve Senfoni Orkestrası’nı kurduk. Her ikisi de belediyemizin kadrolu sanatçılarından oluşuyor. Orkestra her hafta farklı bir eseri seslendiriyor, yurtiçi ve yurtdışı turneleri yapıyor, farklı konseptlerde konserler veriyor. Beethoven, Mozart, Bach ve diğer klasikleri canlı dinleyerek büyüyen çocukların vizyonları da, hayata bakış açıları da olumlu yönde değişmez mi? Tiyatromuz her yıl yerli/yabancı 10’a yakın eseri sahneliyor. Yılın belli dönemlerinde Opera ve Bale Günleri düzenliyoruz, Türkiye’nin altı büyük kentinde bakanlığa bağlı bale ve opera eserlerini vatandaşlara sunuyoruz. Özel konser ve tiyatro gruplarıyla Japon, Çin, Güney Kore’nin sahne gösterilerine, konserlerine ev sahipliği yapıyoruz. Resim, heykel, seramik gibi alanlarda sanatçıları ağırlıyoruz, sergiler açıyoruz. Her yıl Yunus Emre Öykü ve Şiir Yarışması, Kadın Yönetmenler Kısa Film Yarışması düzenliyoruz. Kurduğumuz 10’dan fazla sanat galerisinde yıl boyunca sergilere ev sahipliği yapıyoruz. Her yıl bir veya iki yeni müze açıyoruz, Uluslararası Çocuk Tiyatroları Festivali, film festivalleri düzenliyoruz. Bu etkinliklere Kukla Tiyatrosu’nu da ekledik. Kukla Tiyatrosu, Belçika’da gösterim yaptı. Kültür-sanat etkinliklerimiz o kadar fazla ki, eminim atladıklarım vardır. Bu etkinlikleri belediyemizin Kültür ve Sanat İşleri Daire Başkanlığı’yla Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı aracılığıyla gerçekleştiriyoruz.

Sürdürülebilir kültürel ve kentsel kalkınma kapsamında kültür-sanat etkinliklerini planlarken hangi kriterleri göz önünde tutuyorsunuz? Kültür-sanat etkinlikleri ve projeleri için ayrı bir bütçeniz var mı?
YILMAZ BÜYÜKERŞEN:
Hayatım boyunca kültürün ve sanatın insan hayatının en önemli yapı taşları olduğuna inandım. Kültür biraz daha farklı bir alan ama sanat, insanın kendisini tanımlaması, anlatması, sezgilerini, algılarını estetize etmesi açısından oldukça önemli. Sanat, özel     yetenekler isteyen bir alan. Bu nedenle sanat ve sanatçı çok değerli ve narindir. Çünkü nadirdir, kopyalanamaz, yeniden üretilemez. Bir ressam kendi eserini bile ikinci kez aynı şekilde üretemez. Üreten ve üretilen bu kadar değerli olunca, bunu vatandaşlara sunmak için planlamanın çok iyi yapılması gerekir. Planlama, hitap edeceğiniz kesimlere göre farklılaşır. Örneğin, çocuklar ve gençler için farklı, ilgi çekici etkinlikler olmalı. Keza kadınlara yönelik etkinlikler de öyle. Yukarıda da değindiğim gibi, Beethoven, Mozart, Bach dinleyerek, Çehov’un Vişne Bahçesi, Molière’in Cimri adlı oyununu izleyerek büyüyen çocukların kafalarının içine hiçbir duvar öremezsiniz. Beyinlerini de, ruhlarını da özgür kılarsınız. Kültür-sanat etkinlikleri ve projeleri için belediyemizin ilgili daire başkanlıklarının bütçelerinden pay ayırıyoruz. Yeterli mi derseniz, kültür-sanat için para hiçbir zaman yetmez.

Kentinizde kültürel gelişmeye katkıda bulunmak, kentinizin kültürel değerlerini korumak için sivil toplum kuruluşlarıyla, derneklerle, sanat kurumlarıyla, ulusal/uluslararası kuruluşlarla, sanatçılarla, yazarlarla işbirliği yapıyor musunuz?
YILMAZ BÜYÜKERŞEN:
Eskişehir, göç alan bir kent. Göç eden insanlar kendi kültürlerini ve yaşam biçimlerini de getirdi. Bir de Eskişehir’in yerli halkı vardı. Bu çeşitlilik zamanla bütünleşti, çok farklı bir kültürel yapı ortaya çıktı. Bu nedenle Eskişehir, hoşgörülü, uzlaşmacı, güler yüzlü insanların yaşadığı bir kenttir. Eskişehir’de yaşayan insanlar günümüze ayak uydururken geçmişlerini, geleneklerini asla bir kenarda bırakmadı, geçmişlerine de sahip çıktılar. Bu sayede hemşeri dernekleri kuruldu. Derneklerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sanat kurumlarıyla, sanatçılarla ilişkimiz her zaman iyi oldu. Öyle olmasa, etkinlikleri ve projeleri hayata geçiremezsiniz.

Kültürel belediyeciliği güçlendirmek için yerel yönetimlerin alması gereken inisiyatifler sizce nelerdir? Kültür-sanat politikalarına, çalışmalarına yönelik bütçe, mevzuat ve yasal düzenlemeler yeterli mi?
YILMAZ BÜYÜKERŞEN:
Geçmişin, şimdinin ve geleceğin farkında olmak, hiçbirinden vazgeçmemek çok önemli. Cesur olmalı, toplumun reflekslerinin neler olabileceğini göz önünde tutmalısınız. Mekân ve olanak yaratmak gerekiyor. Ben şöyle bir tavırla çok sık karşılaştım. Yerelde muhalif gruplar “Senfoniye, tiyatroya harcayacağınız parayla otobüs alın, asfalt ve kaldırım yapın,” diyor. Elbette bunlar bizim asli görevlerimiz, onları yapıyoruz zaten. Ancak ikisi birbirinden o kadar ayrı ki, birini diğeriyle kıyaslamak hiç doğru değil. Zamanında belediye meclisinde AKP grubu kültür-sanat çalışmaları için ayırdığımız ödeneği oyçokluğuyla kesti. Ama hiç yılmadım ve vazgeçmedim, asla taviz vermedim. Vatandaşlardan tepki alınca böyle davranmaktan vazgeçtiler. Belediyelerin en önemli görevlerinden biri, kültürün ve sanatın insanlığın ayrılmaz bir parçası olduğunu göstermektir. Yaz aylarında oyunlara ve konserlere ara veriyoruz. Vatandaşlar sezonun başlamasını iple çekiyor.

Keşke kültür-sanat çalışmaları için ayırabileceğimiz bütçemiz daha fazla olsa, mevzuat yeterli ve gerekli şekilde uygulanabilse, yasal düzenlemeler alabildiğine özgürleşse... Gönül bunları hep istiyor, ama elimizdeki olanakları en iyi şekilde değerlendirmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Elimde olsa Belediye Kanunu’nda değişiklik yapardım, belediyelerin görevlerini açıklayan bölüme “Yüz bin veya daha fazla nüfuslu her şehir belediyesi oda tiyatrosu ve konser birimi kurmak zorundadır,” maddesini eklerdim.


Önerilen Haberler