YÜKLENİYOR
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.
Belediyenizin kültür-sanat alanındaki çalışmalarından bahseder misiniz? Belediyeniz bünyesinde Kültür İşleri, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü gibi birimler var mı?
KAZIM KURT: En önemli görevlerimizden biri, ilçemizin tarihî dokusunu, kültürel mirasını korumak ve gelecek nesillere aktarmak. Kültür-sanat çalışmalarını belediyemizin Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün çatısı altında gerçekleştiriyoruz. Bugüne kadar farklı etkinlikler (konser, panel, tiyatro ve festival vb.) düzenledik. Modern ve geleneksel sanat dallarıyla ilgili kurslar açıyoruz. Üçü uluslararası, biri ulusal çapta dört festival (Uluslararası Cam Festivali, Uluslararası Ahşap Heykel Festivali, Uluslararası Seramik Pişirim Teknikleri Çalıştayı ve Ulusal Lületaşı Festivali) düzenliyoruz. Tarihî konakları restore ederek kütüphaneye, kitaplığa, müzeye ve sanat evlerine dönüştürdük. “Ataol Behramoğlu Kitaplığı ve Edebiyat Müzesi”, “Yeşil Efendi Konağı Atatürk ile Bir Gün Müzesi”, “Tayfun Talipoğlu Daktilo Müzesi”, “Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Müzesi”, “Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Kırım Tatar Müzesi”, “Ahşap Eserler Müzesi”, yakın tarihte açacağımız “Seramik Müzesi”, “Doğan Avcıoğlu Kitaplığı” ve “Devrim Erbil Sanat Evi” bu çalışmanın en güzel örnekleri.
Sürdürülebilir kültürel ve kentsel kalkınma kapsamında kültür-sanat etkinliklerini planlarken hangi kriterleri göz önünde tutuyorsunuz? Kültür-sanat etkinlikleri ve projeleri için ayrı bir bütçeniz var mı?
KAZIM KURT: Halkçı, sosyal demokrat ve katılımcı bir belediyeyiz. Kültür-sanat alanındaki çalışmalarımızı da bu anlayışla yürütüyoruz. Özellikle dezavantajlı gruplardaki vatandaşların kültür-sanat etkinliklerine ulaşması bizim için çok önemli. Örneğin, Odunpazarı Belediye Tiyatrosu’nun merkeze uzak mahallelerde sahnesi var. Bu mahallelerde çocuklar ve yetişkinler için oyunlar sahneleniyor. Yine bu mahallelerdeki Halk Merkezleri aracılığıyla vatandaşları Odunpazarı’nın tarihî bölgesine götürüyoruz, müzeleri, kitaplıkları ve sanat evlerini gezdiriyoruz. İlçemizin farklı mahallelerinde 26 kütüphane var. Kültür-sanat alanındaki çalışmalar bütçe gerektiriyor. Belediyemizin kültür-sanat çalışmaları için ayrı bir bütçesi var.
İlçenizde kültürel gelişmeye katkıda bulunmak, ilçenizin kültürel değerlerini korumak için sivil toplum kuruluşlarıyla, derneklerle, sanat kurumlarıyla, ulusal/uluslararası kuruluşlarla, sanatçılarla, yazarlarla işbirliği yapıyor musunuz?
KAZIM KURT: Katılımcı bir belediyeyiz. Demokratik kitle örgütleriyle, sendikalarla, meslek odalarıyla yakın ilişkiler kuruyoruz. Örneğin, SES Eskişehir Şubesi’yle Emek Şiir Ödülü düzenliyoruz. Düşünür, yazar ve gazeteci Doğan Avcıoğlu'nun doğum günü nedeniyle sosyal bilimler alanında Tekin Yayınevi’yle birlikte “Doğan Avcıoğlu Ödülleri” veriyoruz. Odunpazarı Kent Konseyi’yle birlikte paneller, konserler ve söyleşiler düzenliyoruz. Belediyemizin birimlerini derneklerin ve sanat kurumlarının çalışmalarına açıyoruz, onların bu birimlerde çalışma yürütmesini sağlıyoruz.
Kültürel belediyeciliği güçlendirmek için yerel yönetimlerin alması gereken inisiyatifler sizce nelerdir? Kültür-sanat politikalarına, çalışmalarına yönelik bütçe, mevzuat ve yasal düzenlemeler yeterli mi?
KAZIM KURT: Yerel yönetimlerin kültürel değerleri koruması ve yaşatması oldukça önemli. Yerel yönetimler, kültür hizmetleriyle toplumun farklı kesimlerini bir araya getiriyor, bu sayede bir arada yaşama kültürünü güçlendiriyor, toplumsal barışa katkı sunuyor. Kütüphane ve müzeler kuruyoruz, tiyatro gösterileri, festivaller, konserler, paneller ve sempozyumlar düzenliyoruz, geleneksel-modern sanatlarla ilgili kurslar açıyoruz. Ancak bütçe ve mevzuat açısından sınırlar söz konusu. Merkezî yönetim, kültür-sanat çalışmaları için doğru politikalar yürütmüyor. Bu konuda mevzuatın ve yasal düzenlemelerin yeterli olduğu söylenemez. Sanat/sanatçı özgün, özgür ve eleştirel olmalı. Sansürün, engelleme ve susturma girişimlerinin olduğu bir ülkede özgürlük ve özgünlükten söz edemeyiz. Kültür-sanat, bir ülkeye huzur ve barış getirir. Sansür, engelleme ve susturma ise, en temel insan haklarını yok eder. Kültüre, sanata ve sanatçıya yönelik baskıcı, sınırlayıcı zihniyetin politika üreteceğini, bütçe ayıracağını, yasal düzenleme yapacağını, özellikle CHP’li yerel yönetimleri teşvik edeceğini düşünmek iyimser bir bakış açısı olur.