"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Durmaz: “Türkiye’nin geleceği için yönetim değişikliği şart”

  • 25 Temmuz 2022
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Sizi tanıyabilir miyiz? Siyasete giriş nedeniniz neydi?

KADİM DURMAZ:
1953 yılında Tokat’ın Kemalpaşa Köyü’nde doğdum. Memleketime gönül verdim, yaşamımı Tokat’ta geçirdim. Asıl mesleğim, öğretmenlik. 1972 yılında Tokat Öğretmen Okulu’ndan mezun oldum. Öğrencilerime çağdaş, eşitlikçi, adil ve Atatürk devrimlerine bağlı bireyler olmayı öğrettim. Uzun yıllar köy okullarında öğretmenlik yaptım.
Daha sonra 33 yıl şirket yöneticisi olarak özel sektörde çalıştım.

Siyaset benim için bir yaşam biçimi, daha aydınlık yarınlar için bitmek bilmeyen hak arama mücadelesidir 1983 yılında bir büyüğüm, işyerinde çocuklarımı görünce, onlara bakarak bana şu sözleri söyledi: “12 Eylül’den sonra ülkemiz iyi yönetilmiyor. Büyük bir karanlığa doğru sürükleniyoruz. Siyaseten mücadele etmezsen, bu ülkeyi karanlığa teslim edersin. Ben, seni o zaman çocuklarına şikâyet ederim. Sizin mücadeleniz çok önemli. Sakın mücadeleden vazgeçme.” Bu anı bana mücadele etmem gerektiğini hatırlattı.  Kararımı verdim ve SODEP’le siyasete başladım. Biz, hak ve eşitlik mücadelesi içinde yoğrulduk. Atatürk devrimlerine ve laik cumhuriyete olan bağlılığım, cumhuriyeti adil, eşit, özgür ve demokratik bir ülkede yaşatma hasretim siyasetin içinde olmayı mecbur kıldı. Demokrasi mücadelesinde birçok görevde bulundum.  SODEP üyeliği, SHP ve CHP’nin birleşme döneminde il başkan yardımcılığı yaptım. 1995-1999 yılları arasında CHP Tokat İl Başkanlığı görevini yürüttüm. İki dönem CHP kurultay delegeliği yaptım. Ulusal ve yerel düzeydeki çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif görev aldım. 1995-1999 yılları arasında, CHP Tokat İl Başkanlığı döneminde 22 adet köyün belde belediyesi statüsü kazanmasına katkıda bulundum. 1996-1999 döneminde CHP İl Başkanı olarak aylık CHP Tokat Gazetesi’ni çıkardım. Eğitim, spor, çevre, sağlık, kırsal kalkınma ve dezavantajlı gruplarla ilgili birçok sosyal sorumluluk projesinin koordinasyonunda görev aldım. 2010 yılında Koç Holding’in “2010 Yılı Ülkem İçin” sosyal sorumluluk projesiyle Tokat’ın 81 il içinde en başarılı il olmasına katkı sundum.
1 Kasım 2015 genel seçimlerinde CHP Genel Merkezi tarafından aday gösterilerek siyasi hayatıma milletvekili olarak devam ettim, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görev aldım, TBMM İdari Amirliği,  CHP Grup Denetçiliği ve CHP Eğitim Komisyonu üyeliği yaptım. Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndaki görevime devam ediyorum.

Seçim bölgenize vakit ayırabiliyor musunuz? Tokat’ın öncelikli sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileriniz nelerdir?

KADİM DURMAZ:
Vakit ayırmak kelimesi az kalabilir. Ben, bölgemle iç içe yaşıyorum. Parti görevlendirmeleri ve TBMM’deki mesaim dışında tüm zamanımı seçim bölgemde geçiririm. Tokat’ın sorunlarıyla ilgilenmeye özen gösteririm. Benim için tatil ya da hafta sonu kavramı yok, beni yakından tanıyanlar iyi bilir. Hafta sonu, hafta içi demeden çalışırım. Nerede bir eylem var, nerede bir festival var, oradayım. Hangi partiden olursa olsun, ayrım yapmaksızın hemşerilerimin sorunlarına çözüm bulmaya, onlara hizmet etmeye çalışırım. Bölgenin Kadim ağabeyi olarak bilinirim.

Tokat’ta esnaf, pazar, köy gezileri yaparım, bölge halkıyla diyaloğu hiç kesmem, sorunları dinleyip notlar alırım, bu sorunları TBMM’de gündeme getiririm, konuşmalar yaparım. Sivil toplum kuruluşlarını ve meslek odalarını düzenli olarak ziyaret ederim, partimizin çözüm önerilerini onlarla paylaşırım, sivil toplumun sorunlarını rapor hâlinde genel merkezimize sunarım. Ayrıca hemşerilerimi TBMM’deki makamımda sık sık ağırlarım. Bölgedeki saha çalışmalarımı CHP Tokat il/ilçe yönetimleriyle ortak hareket ederek, kolektif çalışarak gerçekleştiririm.

Tokat’ın en önemli sorunu işsizlik ve işsizliğe bağlı göç. Tokat, işsizlik nedeniyle Türkiye’de en fazla göç veren iller arasında yer alıyor. Tekel’in sigara fabrikasının kapanmasıyla, şeker fabrikasının özelleştirilmesiyle Tokat’ta işsizlik derinleşti. Tekel’in sigara fabrikasının kapanması nedeniyle 37.000 tütün üreticisi mağdur oldu. Gençler iş bulamadığı için büyükşehirlere göç etmek zorunda kalıyor, istihdam yaratacak hiçbir yatırım yok.

Türkiye, yakın döneme kadar tarımsal üretimde kendi kendine yeten ülkeler arasındaydı. Ancak tarım politikalarındaki plansızlık, çiftçiden, topraktan, üretimden yana olmayan tarım politikaları nedeniyle ülkemiz tarımdaki küresel avantajını kaybetti. Her geçen gün artan girdi maliyetleri çiftçiyi zorluyor, bu acı durumu gördüm.

Cumhuriyetin dördüncü şeker fabrikası (Turhal Şeker Fabrikası) Tokat’ta bulunuyor. 2016 yılında çiftçi kuruluşlarının, bilim insanlarının ve Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla iki günlük çalıştay yaptık.  Şeker fabrikalarının dört yıl önce satılmaması için 25 milletvekili arkadaşımla tüm fabrikaları ziyaret edip, bu özelleştirmenin ülkemizin hayrına olmadığını çiftçilere, esnafa ve meslek odalarına anlattık. “Şeker fabrikaları vatandır, satılamaz,” dedik, büyük bir mücadele verdik. En önemli millî değerimiz, şeker fabrikamız özelleşti, şeker pancarı tarımı bitme noktasına geldi. Nakliyecisi, küspecisi, işçisi derken binlerce insan mağdur oldu. Bugün şeker karaborsaya düştü, kendi ürettiğimiz şekeri alamaz olduk. Bu olumsuzluklara bir de verimli alanların yapılaşmaya ve madenciliğe açılması ekleniyor. Tarım ve su havzaları inşaata, madene ve taş ocaklarına kurban ediliyor.
Bölgemizin doğasını, derelerini, yaşam alanlarını yok eden maden projeleri yapılıyor. Erbaa, Reşadiye, Niksar ilçelerinde doğayı korumak için aylarca maden projeleriyle mücadele ettik, Tokat halkıyla birlikte çabaladık. Çünkü tarımsal alanların yok olmasında madencilik faaliyetlerinin önemli bir etkisi var.

Tokat’ı da içine alan Yeşilırmak Havzası, ülkemizin üçüncü büyük havzası. Bu bölge, tarımsal potansiyeliyle, diğer havzalara kıyasla temiz su kaynaklarının zenginliğiyle öne çıkıyor. Özellikle küresel iklim değişiminde ülkesel stres faktörlerine karşılık bölgenin istikrarlı ve avantajlı konumu, tarımsal üretimin potansiyeli dikkate alındığında Yeşilırmak Havzası’nın korunması stratejik bir avantaj olarak görülmeli. Bu nedenle küresel iklim değişikliğinin etkilerinin hissedildiği bu çağda bölgenin ekosistem dengesinin ve tarımsal üretim potansiyelinin korunması, gelecek nesillere aktarılması, ulusal güvenlik seviyesinde ele alınmalı.

Tokat, Yeşilırmak Havzası’nın merkezinde yer alıyor. Bu bölgenin madencilik faaliyetlerine açılması, önemli bir su havzasının geleceği, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülebilirliği açısından riskler barındırıyor. Öte yandan, planlanan maden faaliyetleri nedeniyle havzadaki ovaların su döngüsü, tarımsal ve doğal üretim dinamikleri ciddi risklerle karşı karşıya kalacak. Yaşadığımız dönem de dahil olmak üzere önümüzdeki yıllarda dünyanın en önemli meselesinin su havzalarına hâkimiyet ve su havzalarının korunması olduğu dikkate alındığında devletlerin tarımı, hayvancılığı ve su kaynaklarını gözeterek ekonomik faaliyetlerini planlanması önem arz edecek.

Maden faaliyetleri için arama yapılan bölgelerde tescilli meralar ve içme suyu kaynakları yer alıyor. Bu bölgeler, binlerce hayvanın ve ağacın yaşam alanı, tescilli ürünlerin üretim merkezi. Maden projeleriyle ormanlar, su kaynakları ve insan sağlığı zarar görecek. Projeleri takip ediyoruz, doğayı koruma mücadelesi hiç bitmeyecek.

Bölgemizin kangren olan en önemli sorunlarından biri de yol. Yıllardır ihale edilmeyen tüneller, yapılmayan yollar ve köprüler Tokat’ı mağdur ediyor.

Üç büyük ovası, coğrafi işaretli ürünleriyle tarımsal potansiyeli yüksek olan Tokat’ta mazot, yem, gübre ve elektrik zamanları nedeniyle çiftçiler üretemez oldu. Çiftçilerin üretim yaptığı alanlar yok edildi. Enflasyon ve hayat pahalılığı en önemli sorun hâline geldi. Kuraklık ve dolu nedeniyle çiftçiler zarar gördü. Devletten yeterli destek alınamadı. Çiftçiler ve esnaf borçlarını ödeyememeye başladı.

Ülkemizin ve bölgemizin sorunlarının çözümü için değişim zorunlu. Öncelikle köklü bir yönetim değişikliği gerekiyor. Mevcut iktidarın ekonomi ve tarım politikasıyla köyler, kentler, millî varlıklar, tarımsal potansiyel yok olma noktasına geldi. Tokat’ta sorunları çözmek için öncelikle şeker fabrikası yeniden devlete devredilmeli, şeker pancarı tarımı devlet eliyle desteklenmeli. Bölgeye yatırım yapılmalı. İstihdamı artıracak yatırımlarla, gençleri tarımsal üretime teşvik edecek çalışmalarla bölgedeki göç sorunu da çözülecektir. Fabrikaları çalışan, tarlalarında üretim yapılan bir kentte göç sorunu da olmaz. Elektrik, mazot, ilaç, gübre, fide, tohum ve sulama suyu gibi tarımsal girdiler çiftçilere yük olmayacak seviyeye gelirse üretim artar. Çiftçilerin borçları silinirse, faizler kaldırılırsa üretim artar. Hal yasası çıkarılırsa, üretici de, tüketici de mağdur olmaz. Doğru bir kent planlamasıyla, ranta dayalı olmayan, eşitlikçi hizmet politikasıyla, halktan alınan vergilerin doğru kullanımıyla 21. yüzyılda yol sorunu da kalmaz. Tokat’ın kalkınması için yol sorununu çözüme kavuşturmak için çalışacağız.

Türkiye, ekonomi başta olmak üzere tarım, sağlık, eğitim gibi birçok önemli alanda kriz yaşıyor. Orta/uzun vadede gerek toplumsal gerek ekonomik krizi çözecek politikaların kapsamı sizce nasıl olmalı?

KADİM DURMAZ:
Ülkemiz, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. Savaş koşullarında bile toplumsal birlik ve dayanışma ruhu, kurtuluş mücadelesi vardı. Oysa bugün her yönüyle çürümüş, ötekileştirici, ranta dayalı bir yönetim anlayışının bedellerini toplum olarak ödüyoruz. Birileri hızla zenginleşirken, toplumun büyük bir kesimi, emekçiler, emekliler, yoksullar daha da yoksullaştı. Eğitimde, sağlıkta, tarımda, sanayide, hukukta, her alanda çökmüş bir sistemin içindeyiz. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, bu düzen böyle gitmeyecek, ülkemizi haramilere, haramzadelere bırakmayacağız.
AKP eliyle çürütülmüş bu sistemden çıkışın yolu öncelikle ranta dayalı, üretimden, kalkınmadan, demokrasiden, hukuktan ve özgürlüklerden uzak yönetim anlayışının değişmesinden geçiyor.  Bu nedenle beklentimiz, seçimin hemen olması ve tüm kurumların şeffaf bir şekilde dizayn edilmesi. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı krizden çıkış anahtarının dört temel kriteri var:

1.    Çoğulcu demokrasi ve hukuk devletinin yeniden inşası,
2.    Üreten Türkiye,
3.    Herkesi kucaklayan güçlü sosyal devlet,
4.    Sürdürülebilirlik.

Bu kriterler doğrultusunda toplumun en kırılgan kesimlerini destekleyecek sosyal güvenlik ağları güçlendirilmeli, Aile Destek Sigortası gibi projeler hayata geçirilmeli, tarımsal üretimi güçlendirecek, çiftçiyi üretime çekecek çalışmalar yapılmalı. Üreticileri destekleyecek ekonomi politikalarının planlanması ve uygulanması elzem. Dışa bağımlı politikaların sona erdirilmesi, tüm kurumlarda liyakate dayalı şeffaf, israftan uzak sistemin yeniden kurulması gerekiyor. Toplumsal yıkımın yaralarını sarmak için daha eşitlikçi politikalar üretilmeli, adil bölüşüm temel alınmalı, üretim desteklenmeli, demokrasi ve hukuk güçlendirilmeli.  Önceliğimiz, toplumsal faydaya odaklanmak ve ülkemizin kaynaklarının doğru kullanılmasını sağlamaktır. Emekten yana politikalar üretip, üretimi güçlendirirsek kriz aşılır. Bu da ancak CHP iktidarıyla olacaktır.


Önerilen Haberler