"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Seçer: “Mali özerkliğe öncelik verilmeli”

  • 15 Ağustos 2022
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Yerel demokrasiyi ve demokratik yerel yönetim anlayışını güçlendirmek için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Demokratik değerler doğrultusunda belediyeniz bünyesinde hangi yönetsel birimleri oluşturdunuz?

VAHAP SEÇER:
Dünya hızla değişiyor. Bilim ve teknolojideki gelişmeler, üretimi ve toplumsal işbölümünü değiştirdi. Küreselleşme, kentlerin önemini artırdı, yapısını karmaşık hâle getirdi. İnsanlar yeni imkânlarla, sorunlarla karşı karşıya kaldı. Yeni kentler daha fazla hak ve özgürlük anlamına geliyor. Dolayısıyla demokrasi, elbette daha derin anlamıyla, yerel yönetimin merkezine yerleşti. Önemli olan, bu süreci doğru özümsemek. Bunu iyi yaptığımıza inanıyoruz. Klasik belediyecilik bize göre değil. Belediyeciliği her zaman klasik olanın ötesinde düşündük. Bu doğrultuda planlama yaptık ve çalışmalarımızı sürdürdük. Geleneksel, katı bürokratik yönetim yerine daha esnek bir yönetim anlayışı geliştirdik. Her aşamada Mersin halkını kararlarımıza dahil ediyoruz. Mahalleden belediye meclisine kadar her alanda uzlaşmayı hedefliyoruz. Dijitalleşme, demokrasinin gelişmesi için imkân sağlıyor. TEKSİN’i hayata geçirdik. TEKSİN, en güçlü çalışma arkadaşımız. Sosyal medyanın olanaklarından yararlanıyoruz. Vatandaşların talep ve şikâyetlerini hızlı ve güvenli şekilde karşılıyoruz. Daha saydam ve hesap verebilir yönetim imkânına ulaştık. Kent Katılımı ve Sivil Toplumla İlişkiler Şube Müdürlüğü’nü kurduk. Müdürlük bünyesinde, “Mersin’e Değer Katanlar” adı altında gönüllü çalışma grupları kültürel ve sosyal alanlarda faaliyet gösteriyor.

Demokrasinin insan hakları, katılım, temsil, çoğulculuk ve müzakere ilkeleri bağlamında sivil toplum kuruluşlarıyla, demokratik kitle örgütleriyle, kent konseyleriyle ortak çalışmalar yapıyor musunuz? İşbirliği süreçlerinde herhangi bir zorluk yaşanıyor mu?

VAHAP SEÇER:
Demokrasiye geniş bir çerçeveden bakıyoruz. Katılımcılık, açıklık, saydamlık, hesap verebilirlik ilkelerine önem veriyoruz. Belediyemizin meclis toplantılarını canlı yayınlıyoruz. Bunun önemli bir demokratik denetim mekanizması olduğunu düşünüyoruz. Mersin Kent Konseyi de bu süreçte etkili. Vatandaşlarla daha sağlıklı ve düzenli iletişim kurmak ve etkinlikler düzenlemek için Mersin Kent Konseyi’nden yararlanıyoruz. Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı bünyesinde Sivil Toplumla İlişkiler Şube Müdürlüğü kurduk. Bu sayede gönüllü çalışma gruplarıyla kentimize değer katıyoruz. Belli aralıklarla sivil toplum kuruluşlarıyla, demokratik kitle örgütleriyle toplantılar yapıyoruz. Çevre ve ekoloji sorunları için Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’yle, kadın haklarının savunulması için Mersin Barosu’yla protokolümüz var. Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı, kadın kooperatifleriyle kadın emeğinin değerlendirmesi için birlikte çalışıyor, ortak projeler yapıyor. Yine çeşitli kadın örgütleriyle birlikte Yerel Eşitlik Eylem Planı’nı uyguluyoruz.

Yerel siyasetin gelişmesini ve demokratikleşmesini sekteye uğratan faktörler, toplumsal sorun alanları var mı? Varsa, çözüm önerileriniz nelerdir?

VAHAP SEÇER:
Demokrasiyi yasal düzenlemelerin ve uygulamaların ötesinde düşünmek gerekiyor. Demokrasi, kentlerde oluşan bir kültür ve yaşam biçimidir. Kentte yaşamak, kentlileşme anlamına gelmiyor. Mersin, hızlı gelişti ve çok göç aldı. Bu nedenle yeterli ve yerleşik bir kentlileşme söz konusu değil. Bu durumun doğal sonucu olarak siyaset daha ziyade kentte tutunmak ve ranttan yararlanmak amacıyla yapılıyor. Bu da iç gerginlik yaratıyor. Mersin’in kültürel sorunlarıyla kimlik sorunları henüz çözülemedi. Demokrasinin çıkış noktası tam da burası. Hemşeri bilincinin gelişmesine, Mersin’de yaşayan her vatandaşın memnun olmasına önem veriyoruz. İyi yönetim ve demokrasi ancak bu sayede mümkün olur. Amacımız, vatandaşların hayatını kolaylaştırmak ve hayat standartlarını yükseltmek. Bunun için demokrasi kültürünün yerleşmesi gerekiyor. Yerel yönetimler, demokrasi kültürünün ve yaşam tarzının öğrenildiği alanlar oluyor. Yani öğreniyoruz, öğretiyoruz. Toplumsal değişim süreci yaşadığımızı unutmayalım. Geleneksel yöntemlerle sorunlara çözüm bulunamayacağı açık. Çünkü sorunlar da farklı, çözümler de. Vatandaşların kamusal yaşama etkin katılımı olmadan iyi hizmetler üretilemeyeceğinin bilincindeyiz. Sivil toplum yeterince güçlü değilse, demokrasi gelişemez. Demokrasinin bir gelişim süreci olduğunu biliyoruz. Bu anlayışla demokrasi için gerekli ortamları yaratmaya çalışıyoruz.

Yerel demokrasiyi güvence altına almak, demokratik yerel siyasetin önündeki zorlukları ortadan kaldırmak için yasal düzenlemelerin ve mevzuat değişikliğinin kapsamı nasıl olmalı?

VAHAP SEÇER:
5393 sayılı Belediye Yasası’yla 5216 sayılı Büyükşehir Yasası’nın idari vesayeti azalttığı söylenebilir. Yerel hizmetlerde sivil toplumun önerilerinden yararlanma, hizmetlerle ilgili kararlarda vatandaş katılımı, şeffaflık, hesap verebilirlik, kaynak bulma ve bu kaynakların kullanımı konusunda hayli yol alındı. Ancak yerel demokrasinin önünde hâlâ engeller var. Yerel yönetimler birçok yönden merkezî yönetimin vesayeti altında tutuluyor. Bu durum yerel yönetimlerin sorumluluğu ve yetkileriyle orantılı değil. Özellikle Büyükşehir Yasası’nda yetki karmaşası söz konusu. Yerel nitelikli kamu hizmetleri yerel yönetimlere bırakılmalı. Yerel yönetimlerin gelişim sürecine bakıldığında merkezî yönetimin işlerinin devraldığı görülür. Demokratikleşme sürecinin bu yönde iyi işlemesi lazım. En önemli sorun, merkezî yönetimle yerel yönetimler arasındaki görev bölüşümünün gerçekçi ve rasyonel yürütülmemesi. Aynı durum ilçe ve büyükşehir belediyeleri için de geçerli. Belediyeler kendi kaynaklarını oluşturabilmeli, iktisadi girişimde bulunabilmeli. Yerel yönetimler için mali özerklik öncelikli olmalı.


Önerilen Haberler