YÜKLENİYOR
Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan Belediye Gazetesi’ne değerlendirmelerde bulundu.
Belediyenizin kentsel dönüşüm projelerinden bahseder misiniz? İmar planlarına, kentsel yaşam alanlarına ve kentsel yenileme/dönüşüm projelerine ilişkin yasal düzenlemeler çalışmalarınızı ne ölçüde etkiliyor?
MEHMET UĞUR SERTASLAN: Bu döneme kadar belediyemizde alansal ve bütüncül bir kentsel dönüşüm projesi ne gündeme alındı ne de bunun için herhangi bir adım atıldı. 2019 yılının sonunda ilçemizin merkezinde, beş mahallenin belli bölümlerini kapsayan kentsel dönüşüm sınırı belirledik. Bu sınır, dikey yapılaşmanın, çöküntü alanının, sahil komşuluğunun, ticari aksın, tescilli ve kültürel alanların tamamından örneklem içeren, demografik yapının paydaş olduğu kapsayıcı bir nitelikte 23.5 Ha olarak belirlendi. Alanda sosyolojik değerlendirme anketi, tespit ve değerleme, fizibilite, model, kentsel tasarım ve plan çalışmaları yapıldı, hak sahipleriyle ön uzlaşma ve muvafakat süreci devam ediyor.
Kentsel dönüşüm, toplumsal yaşamı doğrudan etkileyen çok boyutlu bir süreç. Stratejilerinizi, proje modellerinizi ve bütçenizi nasıl planlıyorsunuz? Yerel paydaşlarınızı, yurttaşları ve sivil inisiyatifleri sürece dahil ediyor musunuz?
MEHMET UĞUR SERTASLAN: Yaptığımız tüm çalışmaları, tespit ve değerleme işlemlerini, fizibiliteyi, kentsel dönüşüm modelini içeren “Kentsel Dönüşüm Uygulama Esasları” raporu hazırladık. Raporu belediye meclisimizde deklare ettik, tüm siyasi partilerin katılımı ve onayıyla kabul ettik. Bu, bizim için önemli adımlardan biriydi.
Bu aşamadan sonra Gemlik’teki basın ve sivil toplum kuruluşlarıyla projeyi değerlendirme toplantıları yaptık. Açık söylemek gerekirse, projemizi, proje adımlarını ve geldiğimiz noktayı eleştiren menfi bir yaklaşım henüz görmedik. Bu da bizi memnun ediyor, doğru yolda olduğumuzu hissettiriyor, devam etmemiz gerektiği düşüncesini perçinliyor.
Kentsel dönüşüm projeleri, birden fazla disiplinin ve kurumun paydaş olduğu, herkesin fedakârlıkta bulunması gereken, sosyal hakkı ve mülkiyet hakkını değiştiren zor projeler. Dolayısıyla herkesi memnun etmek mümkün olmuyor. Önemli olan, hakkaniyet, şeffaflık, doğru ve uygulanabilir bir proje, iyi bir süreç yönetimi.
Belediyeniz bünyesinde fizibilite, harita, plan, jeolojik etüt, taşınmazların değer tespiti, ön hazırlık, imar planı taslaklarının hazırlanması, hak sahipleriyle görüşmeler vb. çalışmalar için ayrı bir birim oluşturdunuz mu? Finansman desteğine ihtiyaç duyuyor musunuz?
MEHMET UĞUR SERTASLAN: Belediyemizin İmar Müdürlüğü bünyesinde projelerimizi yürütüyoruz. Yukarıda saydığınız kentsel dönüşüm adımlarının bazıları belediyemizde mevcuttu, olmayanları da hizmet alımı yaparak sağlıyoruz. Haricî finansman desteğine ihtiyaç duymadan kentsel dönüşüm projelerini yürütmek neredeyse imkânsız. Finansman desteğini ikiye ayırabiliriz: Proje finansmanı ve yapım finansmanı.
İdeal bir proje bölgesinde çalışıyorsanız, planlamanız ve öngörüleriniz tutarsa, yasal süreçleri sorunsuz ve zamanında tamamlarsanız, hak sahiplerinin yaklaşımı çoğulcu ve sahiplenici olursa, ülkenin ekonomik şartları ve piyasa koşulları uygunsa, yapım aşamasını az tutarda finansal destekle gerçekleştirebilirsiniz. Bu ülkede yaşadığımız, yukarıda saydığım koşulların eşzamanlı sağlanmasının mümkün olmadığını bilmemiz nedeniyle biz de yeri ve zamanı geldiğinde finansman desteğine ihtiyaç duyacağız. Finansman ihtiyacını, diğer belediyelerden farklı olarak, somut, raporlanabilir ve gerçekçi rakamlar üzerinden talep edeceğiz.
Finans konusuna gelecek olursak, yüksek montanlı bütçelerden bahsedebiliriz. Finans yönetimi ve bütçe, kentsel dönüşümün üç temel aşamasının birini oluşturuyor. Bunu iyi yönetemezseniz, paranın zaman değerini iyi kurgulayamazsanız projeler realize olmaz. Üç-dört yıl önce başlanan, uzlaşılan, boşaltılan ve yıkılan kentsel dönüşüm alanlarında yatırımcı bulunamadığı için tıkanan projeler gördük. Bu projeler, TOKİ veya Emlak Konut marifetiyle, yani merkezî yönetimin, daha açık söylersek, devletin sübvanse etmesiyle ilerleyebildi. Merkezî yönetimin ülkedeki yürütülen tüm projeleri sübvanse edecek ne bütçesi var ne de böyle bir misyonu. Siyasi kayırma ve ayrımcılık konusuna hiç girmiyorum bile. Dolayısıyla biz, öngörülebilir, ölçeklenebilir risklere ve olasılıklara karşı pozisyon almakla, kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirmek için çabalamakla mükellefiz. Ama şunu da unutmamak lazım: İlkemizde ve dünyada öngörülemeyen, bugüne kadar pek alışık olmadığımız mücbir süreçler de yaşayabiliyoruz. Bu nedenle projeler ve planlar olumsuz etkilenebiliyor.
Kentsel dönüşüm projelerinin kapsamını belirleyen mevzuatta ve yasalarda değişiklik yapılması gerekiyor mu? Kentsel dönüşüm politikaları hangi kriterler doğrultusunda oluşturulmalı?
MEHMET UĞUR SERTASLAN: Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Kentsel dönüşüm projeleri, kanun ve yönetmeliklerle desteklenen, uygulama aşamasında birçok farklı kanun ve yönetmelikle ilişkili hukuki, idari, teknik ve finansal süreçlerden oluşuyor. Mevcut yasal sınırlar, genel ve kapsayıcı hükümlerle projenin sadece çerçevesini, ana uygulama esaslarını belirleyebiliyor. Fakat ülkemizde her kentsel dönüşüm projesi, kendi iç dinamikleri, planı, topolojisi, yapılaşması ve beklentileri dahilinde bağımsız süreç hâlinde yürütülüyor. Yasaların yanı sıra bölgesel niteliklere ya da uygulama alanı niteliklerine göre farklı kriterler belirlenmeli, bu kriterler kapsamında detaylı uygulama yönetmelikleri hazırlanmalı.