"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Gökhan: “Demokrasinin temel ilkeleri esas alınmalı”

  • 8 Ağustos 2022
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Yerel demokrasiyi ve demokratik yerel yönetim anlayışını güçlendirmek için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Demokratik değerler doğrultusunda belediyeniz bünyesinde hangi yönetsel birimleri oluşturdunuz?

ÜLGÜR GÖKHAN:
Yerel demokrasiyi ve demokratik yerel yönetim anlayışını kent ve kentli hakkı kavramlarıyla birlikte düşünmek gerekiyor. Yerelde demokrasi güçlü değilse, ülke genelinde de güçlü olmuyor. Farklılıklarımızla bir arada yaşadığımız kentler, demokrasinin gerçek mekânları. Kent ve vatandaş arasındaki ilişki, aktif vatandaşlık, güvenlik, hoşgörü, tanınma, özgürlük ve siyasi sorumluluk, yerel demokrasinin önemli unsurları. Şeffaflık, açıklık, çoğulculuk, katılım ve denetim, çalışmalarımızda önem arz ediyor. Stratejik planımızda belirttiğimiz gibi, bu kavramlar doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Stratejik planımız kapsamında birim müdürlerinin yapacağı çalışmalarda odak grup çalışmaları gerçekleştiriliyor, amaçlar ve hedefler belirleniyor.

Sosyal hizmet birimlerinde ve sosyal yardım çalışmalarında kamu kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, muhtarlarla ortak çalışmalar yapıyoruz. Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nün çalışmaları (Çocuk Kültür Evi, Sosyal Yaşam Evleri, Altın Yıllar, Sağlıklı Yaşam Merkezi) mahallenin ihtiyaçları doğrultusunda kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte planlanıyor. İhtiyaç sahiplerinin tespit edilmesine ve ayni/nakdi yardım yapılmasına yönelik çalışmalarda da mahalle muhtarlarıyla işbirliği yapıyoruz.


Demokrasinin insan hakları, katılım, temsil, çoğulculuk ve müzakere ilkeleri bağlamında sivil toplum kuruluşlarıyla, demokratik kitle örgütleriyle, kent konseyleriyle ortak çalışmalar yapıyor musunuz? İşbirliği süreçlerinde herhangi bir zorluk yaşanıyor mu?

ÜLGÜR GÖKHAN
: Demokrasi ve katılım, vatandaşların yönetime katılması, bu amaçla oluşturulan yönetim birimlerinde görev alması, yöneticilerini denetlemesi ve etkilemesidir. Kentte yaşayan vatandaşların kente yönelik ortak sorunları birlikte konuşması, tartışması ve uzlaşmaya dayanan çözümler üretmesi önemli. Bu, stratejik plan ve katılımcı bütçe hazırlama sürecinde de önem arz ediyor. Ayrıca belediye meclisinde oluşturulan ihtisas komisyonlarına sivil toplum kuruluşlarının ve kent konseyinin katılımı da söz konusu. Müdürlüklerimiz tarafından hayata geçirilen sosyal projelerde sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları işbirliği önceliklerimiz arasında yer alıyor. Kent konseyinde ise, tematik meclislerimiz bulunuyor. Çanakkale’deki sivil toplum kuruluşlarıyla, demokratik kitle örgütleriyle, Çanakkale Kent Konseyi’yle ortak çalışmalar yapıyoruz.

Çanakkale Kent Konseyi’nin Kadın, Engelli, Çevre, Kültür-Sanat ve Spor Meclisleri’yle mahalle meclislerinin ve çalışma gruplarının toplantılarına belediyemizin ilgili müdürlüklerinin temsilcileri de katılıyor. Çanakkale Kent Konseyi, seçimle göreve gelen başkan ve yürütme kuruluyla çalışmalarını bağımsız sürdürüyor. Yerel Gündem 21’le başlayan, kent konseyiyle devam eden süreç içselleştirildi, kabul gördü, belediyemizin ve vatandaşların katkısıyla güçlendirildi. Vatandaşların, derneklerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantılarda talep, görüş ve önerileri dinliyoruz. Kent konseyinin oluşturduğu raporu belediyemizin meclisinde görüşüyoruz. Çanakkale’de vatandaşların yönetime katılmasını sağlıyoruz.


Yerel siyasetin gelişmesini ve demokratikleşmesini sekteye uğratan faktörler, toplumsal sorun alanları var mı? Varsa, çözüm önerileriniz nelerdir?

ÜLGÜR GÖKHAN:
Yerel siyasette önemli iki taraf var: Seçen ve seçilen. Seçen, yani halk, “Seçimden seçime gider, oyumu kullanır, sonrasında ilgilenmem,” derse, seçilenler de “Nasıl olsa seçildim, kendim karar veririm, kendim uygularım,” diye düşünürse, sistem sekteye uğrar ve zarar görür. Özellikle yerel yönetimlerde yönetilen/yöneten ya da seçen/seçilen ifadeleri sadece seçim süreçlerinde kullanılmalı. Özgür, halkçı, adil, eşit, toplumsal huzur ve güven üzerine inşa edilen yönetim modelleri uygulanmalı. Göreve geldiğimiz günden bu yana yerel demokrasinin gelişmesi için yönetim modelleri geliştirmeyi önemsiyoruz. Birçok başarılı uygulamayı da hayata geçirdik. Katılımcı bütçe çalışmalarına başladık. Demokrasiyi geliştirmek için hesap sorma ve hesap verme kültürü oluşturulmalı. Bu da iyi bir denetim/değerlendirme yapısının kurulmasıyla, bilgilenme sürecinin iyi yönetilmesiyle mümkün. Belediye meclis toplantılarının canlı yayınlanması, karar özetlerine sosyal medya aracılığıyla ulaşılması, bütçeye ve programlara ilişkin ilerleme/faaliyet raporlarının düzenli olarak paylaşılması, karar alma süreçlerinde yeni ve teknolojik katılım araçlarıyla hedef kitleye ve kentte yaşayanlara ulaşılması, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler yapılması, demokrasi açısından uygulanabilir yöntemler arasında sayılabilir.

Yerel demokrasiyi güvence altına almak, demokratik yerel siyasetin önündeki zorlukları ortadan kaldırmak için yasal düzenlemelerin ve mevzuat değişikliğinin kapsamı nasıl olmalı?

ÜLGÜR GÖKHAN:
Günümüzde birçok ülke ve siyasi yapı demokrasi kavramını yeniden şekillendirmek, yaygınlaştırmak ve benimsetmek için arayış içinde. Ülkelerin demokratikleşmesi, yerelin demokratikleşmesiyle mümkün olacak. Bu nedenle baskıcı, merkeziyetçi, otoriter ve değişime kapalı yönetim anlayışları terk ediliyor. Özellikle 1990’ların sonundan itibaren yerel demokrasi ve demokratik yerel yönetimler için devlet otoritesinin yanında sivil toplum da öneriler sunmaya, modeller geliştirmeye başladı. Kentlerde kurulan halk meclisleri, Yerel Gündem 21 ve kent konseyleri önemli sayılabilecek modeller. Yerel yönetimlerin demokratikleşmeye katkısı yasal düzenlemeler çerçevesinde oluyor. Demokrasi adına yapılacak yasal düzenlemeler demokrasinin temel ilkelerini esas almalı, toplumsal özgürlük, hak, eşitlik, halk katılımı, hesap verebilirlik ilkeleri doğrultusunda yapılandırılmalı. Yürürlükteki belediye kanunları ve mali yönetime ilişkin yasal düzenlemeler demokrasinin gerekleri üzerine kurgulanmış. Fakat merkeziyetçi ve vesayete dayalı düzenlemeler mevcut düzenlemelerin sürdürülebilirliğine engel oluyor.


Önerilen Haberler