"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

İnan İzci: “Yerelleşme ve demokrasi arasında bağ kurulması zorunludur”

  • 29 Aralık 2023
Argüden Yönetişim Akademisi Akademik Kurul Üyesi Siyaset Bilimci Dr. İnan İzci Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Türkiye’de yerel demokrasinin önündeki engeller nelerdir? Yerel demokratik mekanizmaları güçlendirmek ve güvence altına almak için nasıl bir yol izlenmeli?

İNAN İZCİ:
Ülkemizde demokrasiye ait sorunlar ve gelişim alanları yerel için de geçerli. Bununla beraber yerele özgü özellikler ve öğeler de mevcut. Ancak son zamanlarda demokratik söylemler ve uygulamalar yerel düzeyde arttı. Örneğin, katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik ve yerelde beraber yönetmek gibi söylemler neredeyse her parti ve yerel liderler tarafından sahipleniliyor. Başka bir ifadeyle, yerel düzeyde demokrasi için daha elverişli hâle geliyor. Demokrasinin yerelden güçlenmesi ve topluma yayılması olası oluyor.

Sorunuza dönecek olursak, yerel düzeyde en temel mesele, yerele özgü demokratik kültürün ve örneklerin bulunup bulunmaması. Geçmişte bu alanda belirli söylem, uygulama ve deneyimler varsa, siyasal seçilmişler ve bürokratik atanmışlar geleneği devam ettirme eğiliminde oluyor. Ayrıca yerel demokrasiyi dinamik ve etkili kılan sivil toplum kültürü ve kapasitesi de söz konusu oluyor. Büyükşehir merkezindeki ilçelerin çoğunda az veya çok katılımcı uygulamalar gözlemleyebiliyoruz. Bu nedenle tarihsel norm, yapı ve alışkanlıkların eksikliği engel teşkil edebiliyor. Katılım, bir nevi kaynak talebi veya sınırlı beklentilerin karşılanması gibi algılanabiliyor. Kısacası, yerele özgü kültürün demokrasi için elverişli olması gerekiyor.

İkinci önemli konu ise, doğrudan belediye başkanlarıyla, yani seçilmiş liderlerle ilgili. Yerel düzeyde ister büyükşehir ister ilçe olsun, yerel demokrasi açısından belediyeler önem taşıyor. Yetki, kaynak ve faaliyet imkânlarıyla belediyelerin yaklaşımı yerel demokrasiyi engelleyen veya destekleyen şekilde işleyebiliyor. Belediyelerin lider temelli bir işleyişi ve iş yapış düzeni var. Belediye başkanları, yerel demokrasinin işlemesi ve güçlenmesi için itici veya engelleyici olabiliyor. Özellikle karar alma ve kaynak kullanma süreçlerinde daha açık, katılımcı ve kapsayıcı olmak, yerel düzeyde sivil toplum aktörlerini ve vatandaşları demokratik süreçlere katılmaya ve sahip çıkmaya teşvik ediyor. Bu nedenle başkanların vizyon, söylem, karar ve uygulamaları demokrasiyi engelleyici veya güçlendirici olabiliyor.   

Bir diğer konu ise, belediyenin ana karar alıcılarının, yani meclis üyelerinin seçilme şekliyle bağlantılı. Meclis üye adaylarının parti tarafından doğrudan belirlenmesiyle yerel düzeyde vatandaş ve/veya parti üyeleri tarafından tayin edilmesi fark yaratıyor. Seçilmiş üyeler doğrudan parti tarafından belirlenmişse, öncelikle vatandaşlara değil, partiye hesap verme eğilimi gösteriyor. Çünkü tekrar seçilmenin ilk koşulu, parti yönetiminin onayını ve desteğini almak, sonrasında seçmenlerin onayını kazanmak oluyor. Bu da demokratik temsiliyet, katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi vatandaşa dönük ilkelerin güçlü olmasını gerektirmiyor. Sonuçta, vatandaş belirleyici ve etkili olmadığını düşünürse, demokrasiye inancı ve çabası zayıflıyor.

Bunlara ilaveten, mevzuatın ve kurumsal mekanizmaların niteliği de yerel demokrasiyi etkiliyor. Mevcut belediye kanunu, kamu yönetimi ve maliyesiyle ilgili mevzuat, katılım, şeffaflık, hesap verebilirlik gibi ilkeleri barındırıyor. Bu açıdan bakıldığında 2005 Kamu Yönetimi Reformu, olumlu unsurlarıyla yerel demokrasiye olumlu etki yaptı. Kent konseylerinin kurulması, muhtarların mahalle düzeyinde katılımı sağlama görevi, etik komisyon ve bilgi edinme mekanizması gibi kurumsal araçlar oluştu. Ancak söz konusu unsurların etkili şekilde uygulanması konusunda zaaf söz konusu. Gerek mevzuatın gerek kurumsal mekanizmaların ve araçların uygulanarak güçlendirilmesi için merkezî yönetimin ve yerel yönetimlerin sorumlulukları var.  Mesela belediye meclis üyeleri, alacakları kararlarla katılımcı bütçe, vatandaş karnesi ve benzeri araçları uygulamaya dahil edebilirler. Bu tarz karar ve uygulamalar, yerelde demokrasinin güçlenmesine hizmet edecektir.

Son olarak, yerel aktörler, yurtiçi ve yurtdışı örneklerden öğrenerek demokrasiyi gündelik hayata taşıyabilir. Başarısı kanıtlanmış etkili yaklaşım, model ve araçların yerele uyarlanarak transfer edilmesi önemli kazanımlara yol açabiliyor. Bunun eksikliği ise, yerel demokrasinin zayıf kalmasına neden oluyor. Uluslararası kuruluşların sunduğu belirli stratejiler ve yaklaşımlar önem taşıyor. Örneğin, Avrupa Konseyi tarafından verilen “Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası”, belirli ilkelerin uygulanması, bu ilkelerin kanıtlarıyla ortaya konulması durumunda belediyelere veriliyor. Bu marka, Avrupa Konseyi’nin savunduğu on iki iyi yönetişim ilkesinin (katılım, şeffaflık, hesap verebilirlik, insan hakları ve benzeri ilkeler) hayata geçirilmesi için yol ve yöntemler sunuyor. Böylece yerel demokrasinin Avrupa standartlarına yükselmesine hizmet ediyor.  


Yerel yönetimlerin stratejik planları, eşitlik eylem planları, kent konseyleri ve diğer katılımcı süreçler demokrasinin temel ilkelerinin yerelde yaygınlaştırılması için neden önemli? Demokrasinin yerelleşmesini sağlayacak sivil ve katılımcı uygulamalar hangi kapsamda olmalı?  

İNAN İZCİ:
Yerel yönetimlerin karar, kaynak ve faaliyetlerini demokratik esaslara uygun biçimde sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak ve yaşam kalitesini yükseltmek için kullanması gerekiyor. Stratejik planlar, belediyelerin en önemli politika belgeleridir, genelde bürokratik bir araç, bir nevi prosedür olarak algılanıyor. Bu eğilim son zamanlarda değişmeye başladı ama yeterli düzeye geldiği söylenemez. Esas itibarıyla stratejik plan ve buna bağlı şekillenen bütçe, belediyelerin beş yıllık vizyonunu, hedef ve faaliyetlerini tanımlar. Belediye başkanı ve meclis üyeleri, bu belgeler aracılığıyla belediyeyi yönetmekle sorumludur. Stratejik planların katılımcı, kapsayıcı ve bütünsel şekilde hazırlanması, demokrasiyle kalkınmayı birbirine içkin kılar, demokrasiye işlevsellik kazandırır.

Kent konseyleri, yerelde ikamet eden kişilerin ve sivil aktörlerin belediyenin yönetim süreçlerine katılımına, değerlendirme ve denetim yapabilmelerine yönelik kurgulanmış mekanizmalardır. Kent hakkının korunması, yerel vatandaşlık/hemşerilik bilincinin güçlenmesi, katılımcı sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması gibi işlevleri yerine getirmesi beklenir. Bir başka ifadeyle, parti temsilcilerinden oluşan belediye meclisinin temsil hakkını, sivil aktörlerin katılımıyla dengeler, denetler ve güçlendirir. Güçlü, kapsayıcı ve etkin kent konseyleri, yerel demokrasinin işlevsel kılınması için hayati öneme sahiptir. Bu mekanizmanın stratejik plan ve eylem planı hazırlama, mahalle ölçeğinde katılımı sağlama gibi işlevleri yerine getirmesi hem daha demokratik hem de daha yerinde ve doğru kararların alınmasına hizmet ederek demokrasiyi faydalı ve sürekli kılar. Aynı zamanda demokratik kültürün yatay düzeyde toplumun farklı kesimlerde yayılmasına, güçlenmesine ve içselleştirilmesine yarar.

Eşitlik eylem planları gibi araçlar ise, farklı kesimlerin toplumsal ve kamusal alanda görünmesine, yer almasına ve söz sahibi olmasına hizmet eder. Belirli bir alanda eşitliğin sağlanması için hazırlanan bu planlar temelde stratejik plan ve bütçe ile ilişkili olmak durumundadır. Bu nedenle belediye karar ve kaynaklarının, eşitliğin, kapsayıcılığın ve adaletin sağlanması yönünde kullanılmasına hizmet eder. Dezavantajlı toplumsal grupların haklarını gözetmek, bu hakların kullanılmasını sağlamak önemli demokratik araçlar olarak görülüyor. Başka bir ifadeyle, katılımcı anlayışla hazırlanan eylem planları, dezavantajlı grupların sorunlarını çözmek, ihtiyaçlarını ve taleplerini tanımlamak, bunları belediye eliyle kamu faaliyet ve hizmetlerine dönüştürmeye olanak tanır. Böylece demokratik katılımın, toplumsal eşitliğin ve adaletin sağlanmasına hizmet eder.

Demokrasinin yerelleşmesi kültür ve fayda ile bağlantılıdır. Kent konseyi gibi kurumsal mekanizmaların etkin işleyişi, demokratik kültür aracılığıyla ortak fayda üretilmesine imkân tanır. Kişilerin ihtiyaçları ve beklentileri, demokratik mekanizmalarla etkin şekilde karşılandığında demokrasi kalıcı olur, sahiplenilir. Bunun için kent konseyi, mahalle meclisi gibi kurumsal katılım mekanizmalarının belediyelerin stratejik plan ve bütçe hazırlama süreçlerinde yer alması, istenilen sonuçları üretmesi, demokrasinin yerelde güçlenmesine yol açar. Hatta yerelden ulusala demokrasiye ivme kazandırır ve ülke genelinde demokrasiyi güçlendirir.  

Çok paydaşlı, sivil ve katılımcı yönetim modelleri yerel demokrasiyi hangi açılardan farklılaştırır? Yerel demokrasinin karşılaştığı zorluklar bu sayede giderilebilir mi?

İNAN İZCİ:
Demokratik egemenlik yaklaşımı, seçimler yoluyla temsilcilerin seçilmesine, temsilcilerin yetkilerini ve kaynakları, temsil ettikleri kesimler için kullanmasına dayanır. Ancak temsili demokrasinin birçok sorunu ve eksiği olduğu için müzakereci, katılımcı, hatta doğrudan demokrasi modelleriyle desteklenmesi gerektiği savunuluyor.

Temsili demokrasiye içkin çoğunluk otoriterliği, temsiliyet eksikliği veya toplumsal beklentilere eksik duyarlılık ya da yolsuzluk gibi kronik sorunların aşılmasında çok paydaşlı, sivil topluma duyarlı ve katılımcı yönetim anlayışı âdeta antibiyotik etkisine sahiptir. Demokrasinin korunması, güçlendirilmesi ve kalıcı hâle getirilmesi, daha fazla müzakereyi, katılımı ve sorumlu vatandaşlık kimliğini zorunlu kılıyor. Aksi hâlde, vatandaşların demokrasiye inancı ve güveni yara alarak otoriter eğilimlere yol açabiliyor. Dünya tarihi bunu kanıtlayan birçok örnekle dolu. Tarihin tekerrür etmemesi için yerel düzeyde katılımcı demokrasinin ve iyi yönetişimin daha güçlü kılınmasına ihtiyaç var.

Yereldeki ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları yerel işbirlikleriyle çözmek mümkün mü?
 
İNAN İZCİ:
Başka bir yol mümkün değil zaten! Yerel yönetimler nihai olarak vatandaşların ortak sorunlarını çözmek, ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak üzere kurulur. Bunlar ise, çevresel, ekonomik, sosyal, kültürel, hatta psikolojik alanları içerir. Mesela, bir ilçede doğa dostu kadın kooperatiflerinin kurulması hem çevreyi korur hem kadınları hem de yerel ekonomiyi güçlendirir. Ancak bunun olabilmesi için belediyelerin yetkileri ve kaynakları yeterli değil. Birçok aktörün işbirliği ve ortak hareketi gerekiyor. Kooperatifleşme için kadınların bir araya gelmesi, gerekli kurumsal yapıyı ve mali imkânı oluşturması lazım. Merkezî yönetimin belirlediği mevzuat, teşvik ve destekler ile kooperatifin başarılı bir iş modeli kurması mümkün olabilir. Buna uygun olarak belediyenin yer tahsisi, alım garantisi, satış alanı ve benzeri imkânları sunması başarılı olmalarına katkıda bulunabilir. Böyle bir işbirliği başarılı olursa, sürdürülebilir kalkınmayla kadınların yaşam kalitesi yükseltilebilir. Sonuçta, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadınların güçlenmesine izin veren kültürel ortamın oluşması sağlanabilir.

Yerelleşme ve demokrasi arasındaki ilişkinin gelişmesi için yerel yönetimler hangi inisiyatifleri üstlenmeli?
 
İNAN İZCİ:
Yerelleşme ve demokrasi arasında organik bağ kurulmadan yerelleşmenin ve demokrasinin sürdürülebilirliği sağlanamaz. Demokrasi, ortak sorunların çözülmesinde ve beklentilerin karşılanmasında bir yönetim anlayışını ifade eder. Ortak sorunlara ve beklentilere demokrasi çözüm sunmazsa, başka türlü yönetim anlayışlarının arayışı başlar. Öte yandan, yerelleşme, daha fazla yetkinin ve kaynağın merkezî yönetimden yerel düzeye delege edilmesini tanımlar. Daha fazla yetki ve kaynak demokratik katılıma ve denetime tabi olmazsa, temsiliyet eksikliği, keyfilik, verimsizlik ve memnuniyetsizlik ile sonuçlanabilir. Bu durumda yetkinin ve kaynakların tekrar merkezî düzeyde toplanması söz konusu olur.

Genelde tüm yerel yönetimler ama özelde belediyeler, yetki, kaynak ve imkânları daha demokratik, kapsayıcı ve toplumsal fayda odaklı kullanırsa hem memnuniyet sağlanır hem güven tesis edilir hem de yerelleşme korunur. Daha demokratik olmak, katılımı, kapsayıcı olmak, adil ve sorumlu kararlar almayı, etkin olmak ise, kaynakları azami fayda üretecek şekilde kullanmayı gerektiriyor.

Belediyeler, stratejik plan ve bütçe hazırlama sürecinden başlayarak, sivil katılımı ve paydaş işbirliğini güçlü kılabilir. Daha kapsayıcı, işlevsel ve etkin hâle gelmeleri için kent konseylerine destek olabilirler. Hazırlanacak eylem planları veya kalkınma inisiyatifleriyle toplumun beklentilerine yerinden, bütünsel ve etkin şekilde cevap veren çözümler üretebilirler. Sürdürülebilir kalkınmayı sağlayacak ve yaşam kalitesini yükseltecek yenilikçi uygulamalar, projeler ve ortaklıklar aracılığıyla hem vatandaşların güvenini kazanabilirler hem de memnuniyet düzeyini artırabilirler. Böyle bir yönetişim ortamı ve yönetim anlayışıyla gerek yerelleşmeyi gerek demokrasiyi gerek sürdürülebilir kalkınmayı sağlayabilirler ve yaşam kalitesini yükseltebilirler.

Dr. İNAN İZCİ KİMDİR

Lisans eğitimini Londra Üniversitesi’nde, “Ekonomi ve Sosyal Politika” alanında, yüksek lisansını aynı üniversitenin “Avrupa Kamu Politikası” alanında tamamladı. Brüksel Hür Üniversitesi’nde, dijital çağda büyükşehir yönetişimi alanında doktora derecesini aldı. İş hayatına 2001 yılında Londra’da, Citizen Advice Bureau’da genel danışman olarak başladı. Konut, borç, istihdam ve sosyal haklar konularında vatandaşlara danışmanlık hizmeti sundu. Türkiye’deki kariyerine 2007 yılında İstanbul İl Özel İdaresi’nde AB ve dış ilişkiler uzmanı olarak başladı. 2009-2014 yılları arasında Sarıyer Belediyesi’nde AB ve dış ilişkiler koordinatörlüğü yaptı. Yerel yönetimler-AB ilişkisi, proje geliştirme ve uygulama, yerel kalkınma, sağlık, mesleki eğitim ve atık yönetimi konularında yapılan çalışmaları yönetti. 2014-2017 yılları arasında özel sektörde, sürdürülebilirlik stratejisi, kurumsal sosyal sorumluluk ve proje yönetimi hakkında danışmanlık yaptı. 2017 yılında Argüden Yönetişim Akademisi’nde yerel yönetişim alanında çalışmaya başladı. Hâlen aynı kurumda danışman ve Akademik Kurul üyesi olarak görev yapıyor. BM, OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların çeşitli küresel etkinliklerine konuşmacı olarak davet edildi. İyi yönetişim, sürdürülebilir kalkınma ve kamu politikaları üzerine yayınları bulunmaktadır.


Önerilen Haberler