"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

Dünyadan yerel yönetimlerin dirençli kentler çalışmaları -2

  • 6 Mart 2023
Dünyadan yerel yönetimlerin dirençli kentler çalışmalarını derledik.

ÇİN

https://blogs.worldbank.org/eastasiapacific/learning-experience-insights-chinas-progress-disaster-risk-management

Çin, doğal afetlerden fazlasıyla etkilenmektedir. Sadece bir yılda ülke genelinde meydana gelen felaketler (deprem, tayfun, sel, kuraklık) nedeniyle 300 milyar yuan (47.5 milyar dolar) ekonomik kayıp yaşandı. Şiddetli yağmurlar 27 kenti etkiledi, dört milyon kişinin tahliyesini gerektiren büyük sellere neden oldu.

Hızlı ekonomik büyüme, olumsuz doğa olaylarının sıklığını ve şiddetini artırmaktadır. Çin, sürekli değişen iklim karşısında kırılganlığı azaltmak için çalışmalar yapmaktadır. Pekin Normal Üniversitesi, Çin Afet Azaltma ve Acil Durum Yönetimi Akademisi’nden uzmanların işbirliğiyle hazırlanan raporun önemli konu başlıkları şu şekildedir:

1.    Planlama ve rehberlik önemlidir. Çin, ilk kapsamlı ulusal afet azaltma planını 1998-2010 yılları için hazırladı. 2007 yılından bu yana beş yıllık planlama yapıldı, kapsamlı afet önleme ve azaltma planları hazırlandı. Risk azaltacak tedbirler açısından bu planların önemli olduğu kanıtlandı. Afet risklerini azaltma planlarının geliştirilmesinde reaktif afet azaltmadan proaktif afet azaltmaya geçiş yapıldı.

2.    Örnek teşkil etmeye önem verildi. Çin, 2008 yılındaki afet önleme ve azaltma planı doğrultusunda ülke genelinde 12.000’den fazla yerleşim yerini “uygulama alanı” olarak seçti.  Girişimin üzerinden 12 yıl geçtikten sonra yapılan mekânsal analizler, uygulama alanlarının çevre alanlarda da kapasite geliştirmeyi teşvik etme amacına ulaştığını gösterdi.

3.    Bölgelerarası işbirliği yapıldı. 2008 yılındaki Wenchuan depremine mali ve teknik yardım sağlamak üzere ülke genelinde destek programı hazırlandı. Program, depremden etkilenen yerel yönetimlerin her türlü destekten yararlanmasını sağladı, yeniden yapılanmanın maliyetinin karşılanmasına yardımcı oldu.  Benzer bir yaklaşım pandeminin ilk günlerinde de geliştirildi.

4.    Afet Zararları İstatistik Sistemi’nin standartlaştırılması için çalışıldı. Böylece afet sebebiyle oluşan zararın verilerini analiz etme becerisi güçlendirildi, afet sonrası değerlendirme süreci hızlandırıldı. 2013 yılındaki Lushan depreminin ardından kapsamlı zarar tahmini yapmak 27 gün sürdü. Bu süre, 2008 yılındaki Wenchuan depreminde 112 gündü. Yapılan çalışmalar sayesinde tahmin yürütme ortalama süresi yaklaşık 10 güne kadar düşürüldü.

5.    Yerel koşullara uygun afet sigortasının gerekli olduğu tespit edildi. Afet sigortasının önemi üzerinde duruldu. Afet riskinde bölgesel farklılıkların farkında olan Çin hükümeti, afet sigortası gibi koruma mekanizmalarını test etti. 2014 yılında Shenzhen, Ningbo, Yunnan ve Sichuan’da afet sigortası pilot programları başlatıldı.

RİO GRANDE, PORTO RİKO

https://jp.pr.gov/wp-content/uploads/2022/04/RGRA-HMP-ExeSummary-210730.pdf

Rio Grande Belediyesi, 1988 tarihli Robert T. Stafford Afet Yardımı ve Acil Yardım Yasası’nı değiştirmek üzere yürürlüğe giren 2000 tarihli Federal Afet Azaltma Yasası (DMA2K) uyarınca yerel tehlike azaltma planını revize etti. Bu yasanın getirdiği gerekliliklerden biri, belediyenin federal zarar azaltma fonlarını alabilmesi için Federal Acil Durum Yönetimi İdaresi (FEMA) onaylı bir yönetmelik hazırlaması ve kabul etmesidir. Federal Afet Azaltma Yasası, yerel yönetimin devletle birlikte afet öncesi planlama üzerinde çalışmasını ve sürdürülebilir risk azaltma faaliyetlerinin geliştirilmesini teşvik etmektedir. Yönetmeliklere ve risk azaltma hibe koşullarına uygun olacak şekilde her beş yılda bir güncelleme yapılmaktadır. Güncelleme, önerileri yeniden değerlendirme, önceki planda yer alan azaltma stratejilerinin uygulanmasını izleme, uygulanan azaltma eylemlerinin etkisini izleme ve planda herhangi bir değişiklik yapılması gerekip gerekmediğini belirleme fırsatı sunmaktadır.

Tehlike Azaltma Planlama Süreci

Yerel tehlike azaltma planında sıralanan stratejiler ve projeler, doğal afetler sonrasında can ve mal kaybını azaltmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle yerel tehlike azaltma planındaki stratejiler, doğal afetlerin etkilerini azaltan planlama çalışmalarını, sermaye projelerini ve diğer faaliyetleri içermektedir.

Rio Grande’nin jeolojik yapısı, iç kesimlerdeki volkanik ve tortul oluşumlarla kıyıdaki alüvyon, bataklık ve bataklık çökeltileri gibi kuvaterner çökeltileriyle karakterize edilir. Hato Puerco oluşumu, Rio Grande Belediyesi topraklarının çoğuna hâkimdir. Bu oluşum, Kretase Dönemi’ne aittir ve oksitlenmiş lav parçalarıyla tanımlanmaktadır. İri taneli kalın volkanik kumtaşı katmanları, küçük kireçli silttaşı ve ince volkanik kumtaşı katmanlarından oluşmaktadır. Rio Grande Belediye Başkanı Ángel González Damudt, bu planın geliştirilmesine rehberlik etmek üzere Planlama Komitesi’ni görevlendirmiştir. Planlama Komitesi, çeşitli departmanların temsilcilerinden ve vatandaşlardan oluşmaktadır. Planlama Komitesi’nin faaliyetleri şöyle sıralanabilir:

1.    Belediye mülklerinin ve yerel yapıların listesinin güncellenmesi,
2.    Risk azaltma stratejilerinin güncellenmesi, yeni stratejilerin belirlenmesi,
3.    Vatandaş katılımının sağlanması, paydaşlar arasında işbirliğinin geliştirilmesi,
4.    Kamuoyunun bilgilendirilmesi.

Planlama Komitesi, 2020 yerel tehlike azaltma planında aşağıdaki tehlikeleri belirlemiştir:

1.    Deniz seviyesinin yükselmesi,
2.    Kuraklık,
3.    Deprem,
4.    Sel,
5.    Toprak kayması,
6.    Kuvvetli rüzgârlar (tropikal siklonlar),
7.    Tsunami,
8.    Kıyı erozyonu,
9.    Dalga dalgası,
10.    Yangın.

2020 yerel tehlike azaltma planı, Rio Grande ve Porto Riko için tehlike azaltma stratejileri doğrultusunda gelecekteki gelişmeleri hesaba katan bir analizi de içermektedir. Bu analiz, zarar azaltma stratejilerinin belirlenmesi ve önceliklendirilmesi için önemlidir. Deprem, sel, toprak kayması ve şiddetli rüzgârlar için Coğrafi Bilgi Sistemi’nin verileri kullanılmıştır, potansiyel etkiler değerlendirilmiştir.

Tehlike ve zarar azaltma çalışmaları, Rio Grande Belediyesi’nin tehlike ve zarar azaltma konusunda neyi başarmak istediğini açıklayan genel kılavuzlardan oluşmaktadır. Bu nedenle, planda yer alan hedefler, doğal afetlerin risklerini azaltmaya yönelik eylemlerin belirlenmesi, önceliklendirilmesi ve uygulanması için çerçeve sunmaktadır. Zarar azaltma stratejileri, doğal afetlerin risklerini azaltmak veya ortadan kaldırmak için yapılması gerekenleri ortaya koymaktadır. Planlama Komitesi, eylemleri geliştirmek için aşağıdaki kriterleri kullanmıştır:

1.    Stratejinin gelecekte beklenen zararları ve/veya kayıpları azaltma potansiyeli,
2.    Belediyenin, eylemi beş yıllık döngü içinde uygulama kapasitesi,
3.    Vatandaşların, kurumların ve belediye birimlerinin desteği,
4.    Rio Grande’nin dayanıklılığını artırma potansiyeli.

Planlama Komitesi, bu kriterleri, risk değerlendirmesinden elde edilen sonuçları, yerel ve komşu toplulukların geribildirimlerini benimseyerek, zarar azaltma stratejisini önceliklendirmiştir.

MEKSİKO, MEKSİKA

https://journals.openedition.org/rga/266?lang=en

https://www.undrr.org/media/80448/download

Meksiko, bir havzada, dağlarla çevrili eski bir sulak alanda yer almaktadır. Seller, toprak kaymaları, çökmeler, volkanik hareketler ve depremler nedeniyle Meksiko, dünyanın en zorlu ve en hassas kentlerinden biridir. Kentin maruz kaldığı tehlikeler, “karmaşık tehlikeler” olarak adlandırılmaktadır. Bu kavram, farklı riskleri kapsamaktadır. Çünkü her doğal felaketin ardından sosyal doku bozulmaktadır.

1985 depremi Meksiko’nun kentsel gelişim politikasını önemli ölçüde değiştirdi. 1985 depreminde 180.000 kişinin evi ya yıkıldı ya da hasar gördü. Depremin sonuçları ve ekonomik maliyeti, kentin sosyo-mekânsal eşitsizliklerini her boyutuyla ortaya koydu. Deprem, alüvyonlu zemin ve bina kombinasyonu önem kazandı. Binalar ne kadar yüksekse, toprağın plastikliği ne kadar fazlaysa, hasar da o kadar büyüktü. Ayrıca göl yatağı üzerine inşa edilen sert yapıların (taş ve yığma) esnek yapılara (çelik gibi) göre daha dayanıklı olduğu görüldü. En merkezi bölgelerdeki yüksek binalar büyük hasar aldı. Bu depremin sonuçları diğer felaketlere göre farklıydı. Yoksulluk ve kaçak konutlar nedeniyle zarar büyüktü. Kentin çeperlerinde yoksulluk içinde milyonlarca insan, daha sağlam bir zemin üzerine inşa edilmiş binalarda yaşıyordu. Taştan inşa edilen az katlı evlerin sarsıntılara daha dayanıklı olduğu kanıtlandı. Olasılıksal sismik risk değerlendirmesinin temel amacı, belirsizlikleri rasyonel şekilde değerlendirmek, doğal afetler nedeniyle yaşanacak kayıpların olasılık dağılımını belirlemektir. Analiz, göz ardı edilemeyecek belirsizlikleri de içermektedir. Sismik risk üç adımda tahmin edilmektedir:

Tehlike değerlendirmesi: Doğal afetlerin tekrarlama sıklığıyla birlikte ele alınmaktadır. Olasılık dağılımıyla parametrelerin mekânsal dağılımını içermektedir.

Etkilenen mülklerin tanımlanması: Mülklerin değerini veya değiştirme maliyetini, tahmini kullanıcı sayısını, yapısal unsurları kapsamaktadır.

Yapı güvenlik açığı: Yapı tipleri birbirinden farklıdır. Hasar görebilirlik kapasitesi de değişmektedir. Bu adım, deprem sırasında binanın sergileyeceği performansı karakterize etmektedir.

Deprem risk analizleri, bölgelerin dayanıklılığını artırmak için gereklidir. Analiz sayesinde deprem sonrasında olası kayıpları ve yapısal hasarın yoğunlaştığı alanları tahmin etmek mümkün olduğu için risk azaltma ve acil durum yönetimi planları oluşturulabilir. Olasılıksal sismik tehlike değerlendirmesi, belirsizlikleri anlayabilmek için önemlidir. Sismik olasılık modelleri ve yer hareketleri tahmin denklemleri aracılığıyla belli bir bölgedeki depremin büyüklüğüne, depremin merkeziyle alan arasındaki mesafeye bağlı olarak depremin büyüklüğü tahmin edilebilir. Olasılıksal sismik tehlike değerlendirmesinin standart prosedür aşağıdaki gibidir:

    
1.    Depremlerin üretildiği sismolojik bölgelerin geometrileri açısından karakterize edilmesi,
2.    Tanımlanan bölgeler üzerinde meydana gelen depremler aracılığıyla depremselliğin belirlenmesi (sismik katalog),
3.    Neotektonik çalışmalar ve paleosismoloji çalışmaları hakkında bilgi toplanması,
4.    Alandaki tehlikenin tam olarak karakterize edilmesini sağlayan sismik olasılık modellerinin ve yer hareketleri tahmin denklemlerinin seçilmesi,
5.    Kuvvetli yer hareketinin konumunun ve büyüklüğünün değerlendirilmesi.

ENDONEZYA


https://documents1.worldbank.org/curated/en/748581569515561529/pdf/Strengthening-the-Disaster-Resilience-of-Indonesian-Cities-A-Policy-Note.pdf

Endonezya’nın farklı bölgeleri sellere maruz kalmaktadır. 127 aktif yanardağa sahip olan Endonezya, deprem ve tsunami riskiyle, volkanik risklerle karşı karşıyadır. Afetler, Eekonomiyi ve insanları olumsuz etkilemektedir. Tehlikeli bölgelerde yaşayan, temel hizmetlere erişimi olmayan ve sınırlı mali kaynaklara sahip olan toplumsal kesimler, afetlerin etkilerinin ağır yükünü taşımaktadır. 2004 Açe depremi ve Hint Okyanusu tsunamisi, bugüne kadar yaşanan en önemli doğal afetlerdendir. 26 Aralık 2004 tarihinde Açe yakınlarında meydana gelen 9.3 büyüklüğündeki deprem, 35 metre yüksekliğe ulaşan ve Hint Okyanusu’na kıyısı olan 15 ülkeyi etkileyen tsunamiyi tetiklemiştir. Bu felaket, yaklaşık 230.000 kişinin ölümüne neden olmuştur. 2.5 milyondan fazla kişinin etkilendiği deprem, yaklaşık 11.4 milyar dolarlık hasara yol açmıştır. Endonezya, sadece Açe’de yaklaşık 250.000 evin hasar görmesine ya da yıkılmasına ve 130.000 kişinin ölmesine neden olan afetten en fazla etkilenen ülke olmuştur. Tapu kayıtları, belgeler ve mülk işaretleri tsunamiden zarar görmüştür. Doğal afetler nedeniyle Endonezya’da güvenlik, yaşanabilirlik ve refah seviyesi de farklılaşmıştır. Endonezya’da nüfusun yaklaşık %64’lük kısmının 2055 yılına kadar deprem bölgelerinde yaşaması beklenmektedir, en büyük artış Java Adası’nda yaşanacaktır. Ancak deprem tehlike riski hesaplanırken, tektonik plaka hareketlerinin zamanı ve şiddeti tahmin edilememektedir. Olasılıksal kayıp modellerine göre, her yıl yaklaşık 1.3 milyar dolar tutarında hasara neden olan önemli bir depremin meydana gelme olasılığı %2’dir. Ayrıca, tsunami ve toprak sıvılaşması gibi ikincil tehlikeler de deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerdeki şehirler için önemli tehditler oluşturmaktadır. Endonezya’daki 127 aktif yanardağ da lahar akıntısı nedeniyle kentsel alanları etkileyebilir.

Plansız veya kötü planlanmış kentleşme, büyük ölçekli kentsel yapılaşma, kentlerin doğal afetlere dayanıklılığını azaltmıştır. Kentsel nüfus yoğunluğu, sel riskini yaklaşık %47 oranında artırmıştır. Riske duyarlı planlama yönetmelikleri ve kentsel tasarım kuralları dikkate alınmadığı veya bunlara uyulmadığı için kalitesiz altyapılar inşa edilmektedir. Bu da binaların ve kentsel altyapının jeoteknik ve hidrometeorolojik hareketlere dayanıklılığını azaltmaktadır. Endonezya’nın birçok kentinde su havzalarının bozulması, drenaj sistemlerinin hidrolik kapasitesinin azalması ve emici olmayan yüzeylerin artması, kentsel alanlarda daha uzun süreli su baskınlarına neden olmaktadır. Pluvial taşkınlar şiddetlenmektedir. Endonezya’nın doğal afetlerin etkilerine karşı geliştirdiği kent planlama aşamaları şu şekildedir:

1.    Geliştirme ve afet risk yönetimi stratejilerini, doğal afetler için ayrılan kaynaklarla uyumlu hâle getirmek,
2.    Kentsel planlamayla, geliştirme ve afet risk yönetimi stratejileriyle ilgili kurumlar arasındaki koordinasyonu iyileştirmek,
3.    Kurumsal ve beşerî kapasiteye yatırım yapmak,
4.    Afet riskini azaltmayı içeren riske duyarlı mekânsal planlamayı ve bina yönetmeliklerini yaygınlaştırmak,
5.    İzin ve inşaat süreçlerinde değişiklik yapmak,
6.    Yapısal ve yapısal olmayan yatırımları dengelemek, ortak fayda sağlayan yaklaşımları standartlaştırmak,
7.    Kalkınma planlamasına ve altyapı esnekliğine yönelik yatırımlar yoluyla hassasiyetleri ele almak,
8.    Açık görev dağılımları, teşvikler ve düzenlemeler aracılığıyla özel sektörün risk azaltma sürecine katılımını teşvik etmek,
9.    Toplumlara yatırım yapmak,
10.    Yenilikçi programların pilot uygulamasını yapmak ve yeni araçlar kullanmak.


Önerilen Haberler