YÜKLENİYOR
SODEMSEN Toplu İş Sözleşmesi Avukatı Esin Bayramoğlu “Yaşam Hakkı” üzerine yazdı.
Yaşam hakkı, hayatta varoluşun devamlılığını sağlama amacıyla birlikte değerlendirilmedir. İnsanın sırf doğmuş olmakla kazandığı bu hak, fiziksel varlığını sürdürebilme ve daimi kılabilme güvencesini oluşturur. Yaşam hakkı hem insan haklarının temelini oluşturması hem de insan haklarının tarihsel gelişimi açısından önemlidir. Demokraside özgürlüklerin ayrıcalıklı konumuna bakıldığında, günümüzde rejimin demokratik niteliğinin bireylere sağlanan özgürlüklerin serbestisiyle yakından ilişkili olduğu görülmektedir.
Yaşam hakkının içinde birçok hak türü bulunuyor. Bu, hukuki hakların ve güvencenin temelini oluşturuyor. Zira yaşam hakkı, insanın varlığına bağlı. Dolayısıyla kişinin hukuki haklarından istifade edebilmesinin ön koşulu, varlığının devamlılık arz etmesidir. Hukuki açıdan hak tasnifi de kişinin varoluşuna göre şekilleniyor. Bireyin hiçbir talebe bağlı olmaksızın kazandığı yaşam hakkı, genel hukuk öğretisine göre, başka kişilerin ve devletlerin müdahalesine açık değildir. Devletler, kişinin yaşam hakkına müdahale etme tasarrufuna sahip değil, kişinin yaşamını sağlıklı ve kaliteli geçirmesi için gerekli tüm koşulları sağlamakla yükümlüdür. Yaşam hakkı, özü itibarıyla öylesine değerli ki, devletler bu hakkı korumaktan sorumludur.
Söz konusu hak, evrensel ve yerel hukuki düzenlemelerde öncelikli değerlendiriliyor. 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde, herkesin yaşama hakkının yasayla korunacağı, yasanın ölüm cezasını öngördüğü bir suçtan dolayı mahkeme tarafından verilen bir cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimsenin kasten öldürülemeyeceği belirtilmiştir. Devletlerin ilgili yasalarında da yaşam hakkı düzenlenmiştir. Hukukumuzda ise, yaşam hakkı için anayasanın 17. maddesinde düzenlemeye gidilmiştir. Hakkın ifası bakımından yasal düzenlemelerde istisnai durumlar söz konusudur. Kişinin yaşam hakkı mutlak hak sınıfına girse de, hakkın sınırsız olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapmak yanlış olacaktır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesinde belirtilen istisnai durumlar şunlardır:
1. Ölüm cezası,
2. Meşru müdafaa,
3. Yakalama ve kaçmanın önlenmesi,
4. Ayaklanmanın bastırılması.
Önemle vurgulanması gerekir ki, istisnai durumlara yapılacak olası bir müdahale zaruridir, son seçenek olarak görülmelidir. Aksi hâlde, yaşam hakkının ihlali söz konusu olacaktır.
Kaynak: www.emchukuk.com/
tr.wikipedia.org