YÜKLENİYOR
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Seher Demet Kap Yücel Belediye Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.
Sürdürülebilir kentsel tasarımda kent ekolojisinin rolü nedir? Kentsel alanlar planlanırken ekosistem hizmetleri ve ekoloji neden göz önünde bulundurulmalı?
SEHER DEMET KAP YÜCEL: Günümüzde iklim değişikliği başta olmak üzere sağlıklı gıdaya erişim, doğal afetler, enerji ve su temini gibi birçok farklı krizle karşı karşıyayız. Dünya genelinde yaşanan bu krizlerden en fazla etkilenen mekânların başında kentler geliyor. Bu çoklu krizlere karşı kentlerin dayanıklılığının artırılması, son yıllarda en fazla tartışılan konuların başında geliyor. Bir yandan kentlerin krizlere karşı sosyo-ekonomik ve fiziksel kırılganlıklarının azaltılması, diğer yandan da değişikliklere karşı adaptasyon kabiliyetlerinin artırılması, kent planlamasında alternatif yöntem arayışlarını beraberinde getiriyor. Kentsel ekosistem hizmetleri, kentlerin karşı karşıya kaldığı bu sorunlara alternatif çözüm üreten en önemli araçlardan biridir. Ekosistem hizmetleri, en basit tanımıyla, ekosistemlerin topluma doğrudan veya dolaylı olarak sunduğu ürün ve hizmetler bütünüdür. Bu hizmetler, tedarik hizmetleri, düzenleyici, destek sağlayıcı ve kültürel hizmetler olarak sınıflandırılıyor. Bu hizmetlerin başında su temini, hava kalitesini ve iklim değişikliğini düzenleme, toprak koruma, rekreasyon alanı sağlama gibi çeşitli hizmetler geliyor. Kent ekosistemlerinin insanlığa sunduğu bu hizmetleri doğru ve akılcı bir biçimde yönetmek ve bu sayede geleceği şekillendirmek önem taşıyor. Özellikle kent planlamasında ekolojik parametreleri temel alan çözümlerin üretilmesi, bu parametreler çerçevesinde kentin mekânsal gelişim kararlarının alınması hem kentlerin ekolojik sürdürülebilirliği hem de kentlilerin yaşam kalitesi açısından öne çıkıyor. Bu kapsamda ekolojik açıdan hassasiyet gösteren alanların korunmasının yanı sıra kentin planlanmasında ekosistemlerin işlevselliğini güçlendirmek, ekosistemlerin sunduğu hizmetleri artırmak gerekiyor. Özellikle kent ve doğa arasındaki kopuşun her geçen gün arttığı günümüz koşullarında ekolojik duyarlılığın ön planda tutulduğu mekânsal gelişim planlarının ölçekleri arasında ekolojik bütünlük sağlanmalı, planlamadan tasarıma kadar her aşamada uygulama alanına geçirilmeli.
Kent planlama stratejilerinde sürdürülebilirlik hangi açılardan ele alınmalı? Çevreyi korumak, çevre sorunlarına çözüm bulmak amacıyla geliştirilen sistemler arasında öne çıkan yeşil altyapının kentlere katkıları (ekolojik, ekonomik, kültürel, sosyal) nelerdir?
SEHER DEMET KAP YÜCEL: Kent planlamasının sürdürülebilirlik bağlamında ele alınması, birden fazla farklı parametrenin birlikte uygulanması gerekliliğini ortaya koyuyor. Kentlerin mekânsal olarak gelişiminin doğru şekilde yönetilmesi önemli. Özellikle kentlerin kontrolsüz mekânsal gelişim eğilimlerinin önüne geçilmesi, kentin ekolojik hassasiyetlerinin korunmasında kentlerin sürdürülebilirliği açısından önemli adımlardan biri. Bu kapsamda bir yandan kentteki eşiklerin doğru parametrelerle değerlendirilmesi, bu eşiklerin aşılmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Diğer yandan, kent içindeki yoğunluğun belirlenmesi, ulaşım sisteminin arazi kullanım kararlarına entegre olacak biçimde oluşturulması, belirlenen parametreler çerçevesinde karar alınması gerekiyor. Ayrıca üst ölçekten alt ölçeğe kadar planlamanın sürdürülebilirliğini sağlayacak ekonomik, toplumsal ve ekolojik bileşenler de birlikte ele alınmalı. Bu noktada sürdürülebilirliğin ekolojik bileşeninin kentlerde hayata geçirilmesi için bir fırsat sunan yeşil altyapı sistemleri hem kent içindeki ekosistemlerin işlevsel açıdan uygulanmasına olanak tanıyor hem de kentteki yaşam kalitesinin yükseltilmesinde önemli bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Yeşil altyapı sistemleri, kente ve kentlilere birçok farklı hizmet sunuyor. Özellikle kent ekosisteminin bir bütün olarak ele alınarak planlanması için fırsat sunan yeşil altyapı sistemleri, kent ve kır arasındaki ekolojik bağlantıyı kurarak sistemin kendi içindeki döngüsünü sağlıyor.
Bugün kentlerde yeşil alan düzenlenmesi şeklinde ele alınan ve sadece kentlilerin rekreatif ihtiyaçlarının karşılandığı bir yer olarak görülen yeşil alanlar, aslında kentin ve kentlilerin birçok farklı ihtiyacını karşılayan önemli çözüm araçlarındandır. Ekosistem hizmetlerinin kentlerdeki uygulama aracı olan yeşil altyapı sistemleri, doğa tabanlı çözümlerle kentlerdeki önemli ihtiyaçların daha etkin karşılanmasını sağlıyor. Yeşil altyapı sistemleri, kentin gri altyapı sistemine alternatif olarak özellikle kentteki yağmur suyunun yönetilmesinde öncü rol oynuyor. Gelişmiş ülkeler son on yıldır gri altyapı sistemine alternatif veya gri altyapı sistemiyle entegre olacak biçimde planlama çalışmaları yapıyor. Yeşil altyapı sistemlerinin kent için önemli diğer bir katkısı ise, kent içindeki biyolojik çeşitliliğin artmasına fırsat sunması. Farklı canlı türleri için yaşam ortamı sağlayan yeşil altyapı sistemleri, özellikle kentteki bitki tozlaşmasının artmasına katkıda bulunuyor ve ekolojik döngünün kendi içinde devinimine olanak tanıyor. Kentte oluşturulan doğru yeşil altyapı sistemi, kent içindeki hayvan sirkülasyonunda ve polen dağılımında da majör rol oynuyor.
Yeşil altyapı sistemlerinin kent planlamasının bir parçası olarak ele alınmasının diğer önemli bir faydası da kentsel ısı adası oluşumunu engellemesi. Kentteki binaların ve yol yüzeylerinin yansıtıcı özelliği, kentteki mikro iklim koşullarının kırsala göre keskinleşmesine neden oluyor. Kentteki doğru yeşil alan planlaması, kentin mikro iklim düzenlemesine katkıda bulunuyor. Bunlara ek olarak kent içindeki hava kalitesinin düzeltilmesine ve kentlilerin rekreatif ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak tanıyor. Yeşil altyapı sistemlerinin sunduğu imkânlar, kent içindeki yeşilin tekil olarak değil, farklı birimleriyle bağlantısını sağlayacak şekilde sistemin bir parçası olarak işlemesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Kentlerin sürdürülebilirlik perspektifinde stratejik açıdan planlanmasında yeşil altyapı sistemlerinin planlamayla birlikte ele alınması gerekiyor.
Kentsel çevreyi etkileyen, çevresel bozulmaya neden olan en önemli unsurlar arasında kentsel dönüşüm yer alıyor. Kentsel dönüşümde çevresel değerleri, ekolojik kent tasarımını, çevreyle uyum sağlayan planlama kriterlerini dikkate almak neden gerekli ve önemli?
SEHER DEMET KAP YÜCEL: Ülkemizde farklı biçimlerde tezahür eden kentsel dönüşüm süreçleri, temelde doğal afet risklerini azaltmak için kentlilere ekonomik, sosyal, çevresel açıdan dengeli ve kaliteli bir yaşam çevresi yaratmayı hedefliyor. Ancak belirlenen bu hedeflere karşın kentsel dönüşüm alanlarının ilan edilmesine ve rezerv yapı alanlarının belirlenmesine kadar yaşanan süreçte farklı dinamiklerin etkisi söz konusu. Özellikle dönüşüm alanlarının ilan edilmesinde bilimsel parametrelerin ikinci planda kaldığı, daha ziyade kentsel rantın etkin rol oynadığı görülüyor. Bugün büyük kentlerde arazi değeri bakımından ön planda olan ancak afet riski bakımından öncelikli olmayan birçok alan 6306 sayılı kanun kapsamında kentsel dönüşüm alanı ilan edildi. Bu da temelde kısıtlı kamu kaynaklarının, dönüşüm gibi birincil önemde ele alınması gereken bir konuda risk temelli bir yaklaşım yerine ekonomik öncelikli bir yaklaşımla ele alınmasının örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bu yaklaşımla paralel olarak kentsel dönüşüm süreçlerinde rezerv yapı alanlarının belirlenmesinin de benzer biçimde gerçekleştiği görülüyor.
Dönüşüm alanı ilan edilen bölgedeki yoğunluğun kentin diğer bölgelerine dağılımında bir araç şeklinde kullanılmasını hedefleyen rezerv yapı alanının yeni yerleşim alanı olarak belirlenme sürecinde birden fazla parametrenin birlikte ele alınması gerekiyor. Deprem, taşkın, heyelan gibi tehlikelerin yanı sıra alan belirlenme sürecinde ekolojik özellikler de ele alınmalı. Rezerv yapı alanı olarak belirlenecek alanın mevcut doğal özelliklerinden hareket etmek yerine o alandaki ekolojik süreçlerin analiz edilmesi, konunun ekolojik yönden kapsamlı olarak ele alınmasına fırsat tanıyor. Alanın ekolojik karakterini ortaya koyarak, kent ekosisteminin işlerliğini devam ettirecek bir yaklaşımla bu alanların belirlenmesi gerekiyor. Bu kapsamda alanın ilanında ekolojik hassasiyete duyarlı bir anlayışın söz konusu olması, özellikle o alan üzerinde yapılması planlanan yeni yerleşim alanlarının tasarım ve planlama süreçlerinde de ekolojik özelliklerin göz önünde bulundurulmasını sağlayacaktır. Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği doğrultusunda planlama çalışmalarının ekolojik parametre olarak sadece eşik analizi kapsamında ele alınması, bu konudaki önemli eksikliklerin başında geliyor. Günümüzde ekolojik özelliklerin analizine ilişkin alana özgü farklı metodolojik çalışmalar yürütülmesine karşın mevzuattaki tanımlama, rezerv yapı alanların belirlenmesi konusunda da temel teşkil ediyor. Bu da alanın ekolojik döngüsünün ve özelliklerinin en iyi şekilde çözümlemesinin önüne geçiyor.
Ekolojik ve sürdürülebilir planlamada, kentsel ekosistemi koruma odaklı çalışmalarda, yeşil altyapının yaygınlaştırılması sürecinde yerel yönetimler hangi inisiyatifleri üstlenmeli?
SEHER DEMET KAP YÜCEL: Günümüzde yeşil altyapı çalışmaları gelişmiş birçok ülke tarafından uygulanıyor, uygulama süreçlerine dair çıktılar kamuoyuyla paylaşılarak tartışılıyor. Son on yıldaki farklı uygulamalar, yeşil altyapı sistemlerinin doğa temelli bir çözüm aracı olarak kentlerin sürdürülebilir gelişimi için önemli fırsatlar sunduğunu gösteriyor. Kentte yaşayanların yaşam kalitesinin yükseltilmesine, daha sağlıklı yaşam çevrelerinin yaratılmasına olanak tanıyan yeşil altyapı sistemleri, maliyeti yüksek gri altyapı sistemlerinin yükünü azaltan önemli roller de üstleniyor. Kent ve kentlilerin yaşamı için önemli bir fırsat olan yeşil altyapı sisteminin üst ölçeklerden alt ölçeklere kadar farklı mekânsal birimlerde bütüncül olarak ele alınması önem taşıyor. Yeşil altyapı sisteminin en önemli özelliklerinden biri, yeşilin işlevselliğinin sistem olarak bir ağ oluşturmasıdır. Kent içinde dağılmış büyük veya küçük yeşil adacıkların yaratılması yerine birbiriyle ilişkili bir ağ sisteminin oluşturulması, yeşil altyapı sisteminin birincil özelliğidir. Bu noktada mevzuattaki niceliksel ele alış, kentlerimizde yeşil altyapı sistemlerinin sunduğu hizmetlerden faydalanılmasının önüne geçiyor.
Kişi başına düşen 10 metrekarelik yeşil alanın niceliksel olarak tutturulma hedefi, yeşil alanların niteliksel ve ekolojik özelliklerinin göz ardı edilmesine neden oluyor. Temelde kent içinde doğru biçimde yayılım gösteren, birbiriyle entegre yeşil alanların yaratılması, bu alanların ekolojik süreç ve döngülerinin kendi içinde sürdürülmesine olanak tanıyor. Bu, yeşil altyapı sistemlerinin sürekli bakıma muhtaç yeşil alanlar yaratılmamasını sağlayan önemli bir özelliği. Kısıtlı kamu kaynaklarının akılcı ve rasyonel kullanımı için sadece niceliksel ve estetik kaygılı yeşil alanlar yaratmak yerine ekolojik işlevselliğin yaşatıldığı, ekolojik süreçlerin devamlılığının sağlandığı alanların yaratılması oldukça önemli. Bu kapsamda yerel yönetimler, yeşil alan politikalarını ekosistem servislerinden maksimum yararlanma hedefiyle değiştirmeli, yeşil altyapı sistemlerini üst ölçekten alt ölçeğe kadar bütünün bir parçası olarak ele almalı, sistemin devamlılığını sağlayacak yeşil alanların yaratılması için projeler hayata geçirmeli.
Doç. Dr. SEHER DEMET KAP YÜCEL
İstanbul Üniversitesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Kentsel Tasarım Anabilim Dalı’nda tamamladı. Aynı bölümde, Şehircilik Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine başladı. 2007-2008 yılları arasında İtalya’da, Genova Üniversitesi’nde doktora araştırması yaptı. 2012 yılında “Sürdürülebilir Kent ve Peyzaj İlişkisinde Ekolojik Geçiş Zonları: İstanbul Beykoz Örneği” adlı tez çalışmasıyla doktora derecesini aldı. 2019 yılında Mimarlık Temel Alanı, Şehir ve Bölge Planlama Bilim Alanı’nda doçent unvanı almaya hak kazandı. 2005 yılından itibaren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Aynı bölümde “Kent ve Ekoloji”, “Peyzaj Planlama”, “Kentsel Dönüşüm ve Ekoloji” gibi teorik dersler vermektedir, aynı zamanda Planlama Atölyesi’nde ekip üyesidir ve yürütücü olarak görev yapmaktadır. Birçok araştırma projesine, ulusal/uluslararası konferansa, atölyeye ve yarışmaya katıldı. “İzmir İli Çeşme İlçesi Merkez Sahili Kamusal Mekânların ve Cephelerin Düzenlenmesi” başlıklı ulusal fikir projesinde birincilik, “Düzce Üniversitesi Konuralp Yerleşkesi Gelişim Planı Kentsel Tasarım” yarışmasında üçüncülük kazandı. 2013 yılından bu yana İtalyan Alte Vie Vakfı’yla ortaklaşa “Cenevizlerin Dünyadaki İzlerinin UNESCO Dünya Miras Listesine Girmesi” çalışmasında görev yapmaktadır.