YÜKLENİYOR
Dünyadan yerel yönetimlerin enerji politikalarına ilişkin örneklerini derledik.
İZLANDA
https://wwf.panda.org/wwf_news/?204451/Reykjavik-geothermal-energy
Jeotermal Enerji
İzlanda’nın başkenti Reykjavik, dünya çapında jeotermal enerjiyi en iyi kullanan kenttir. Binaların yaklaşık %95’i jeotermal elektrik santraline sahiptir ve bölgesel ısıtma sistemine bağlıdır. Elektrik enerjisinin neredeyse tamamı yenilenebilir kaynaklardan üretiliyor. Jeotermal enerji sayesinde İzlanda’da hem kömür enerjisi büyük ölçüde ortadan kaldırıldı hem de petrolün birincil enerji olarak kullanımı %25 oranında azaldı. İzlanda, 1930’lardan bu yana jeotermal enerji sistemini yaygınlaştırıyor. İzlanda’nın toplam enerji ihtiyacının üçte birinden fazlası jeotermal enerjiden karşılanıyor. Bu oran, toplam enerjinin %53’lük kısmını oluşturuyor. Bu sayede hidroelektrikle birlikte kömür enerjisi de devre dışı bırakıldı. Petrol kullanım oranı 1960’larda %70’ti, bu oran da %25’e kademeli olarak düşürüldü.
Beş adet büyük jeotermal enerji santrali sayesinde konutların neredeyse tamamı ısıtılıyor, elektrik enerjisinin dörtte birinden fazlası üretiliyor. Hidroelektrik ise, kalan %10’luk kısmı sağlıyor. Reykjavik Energy, ısıtma ihtiyacını karşılamak için düşük sıcaklıklı jeotermal sahalardan elde edilen suyu kullanıyor. Elektrik üretimi ve bölgesel ısıtma sistemleri için yüksek sıcaklık alanlarından gelen su kullanılıyor. Reykjavik Energy, 300 MW elektrik ve 400 MW termal kapasiteli dünyanın en büyük santrallerinden birini 2010 yılında açtı.
İzlanda’daki jeotermal santralleri hem karbondioksit emisyonunu hem de enerji maliyetlerini azaltmada büyük bir rol oynadı, çünkü jeotermal enerjiyle ısıtma, petrolle ısıtma maliyetinin sadece üçte biri kadar. 1968 yılında İzlandalı yetkililer, gelişmekte olan ülkelerin jeotermal enerji potansiyelini geliştirmesine yardımcı olmak amacıyla BM’yle birlikte bir eğitim programı başlattı.
İSKOÇYA
https://www.scotland.org/live-in-scotland/progressive-scotland/scotland-is-going-net-zero/renewable-energy
İskoçya, 2045 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna ulaşmayı taahhüt etti, iklim değişikliği mevzuatını değiştirdi. Böylece iklim değişikliğiyle mücadelede dünya lideri oldu. Mevzuat, İskoçya’nın iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklı olmasını sağlamak için harekete geçilmesini gerektiriyor. “Net sıfır” hedefi, adil geçişe yönelik yasal bir taahhütle destekleniyor. Bu, İskoçya’nın iklim değişikliğine katkısını sona erdireceği ve hiç kimsenin geride bırakılmayacağı anlamına geliyor. İskoçya, “net sıfır” hedefi doğrultusunda 2030 yılına kadar %75, 2040 yılına kadar %90 oranında emisyon azaltmayı planlıyoru.
Rüzgâr Enerjisi
İskoçya’nın kuzeydoğusundaki Peterhead sahilinin 25 kilometre açığında dünyanın ilk yüzer açık deniz rüzgâr çiftliği Hywind yer alıyor. Beş dev türbinden oluşan bu devasa açık deniz jeneratörlerinin kanatları, Kuzey Denizi’nin şiddetli rüzgârıyla hareket ediyor. Bu çiftlikte, yaklaşık 20.000 evin enerji ihtiyacını karşılayacak yenilenebilir enerji üretiliyor. Proje, Norveçli Statoil firmasının işbirliğiyle 15 yıllık bir çalışmanın sonucunda hayata geçirildi. Yükselen güç monolitleri, uçtan uca 175 metreye ulaşan, dönen kanatlara sahip. Ayrıca soğuk Kuzey Denizi yüzeyinin 78 metre altından başlayarak, yerinde demirledikleri deniz tabanına doğru etkileyici bir şekilde dalıyorlar.
İskoçya, yüksek hızlı rüzgârlara ve geniş deniz kaynaklarına sahip olduğu için avantajlı. Bu kaynaklar, özellikle derin su, açık deniz rüzgâr teknolojileri alanında İskoçya’nın liderlik yapma potansiyelini artırıyor. Bu nedenle offshore rüzgâr enerjisi için yeni bir sektörel denizcilik planı hazırlanıyor. Plan sayesinde İskoçya, ticari ölçekte açık deniz rüzgâr enerjisini geliştirecek stratejilere sahip olacak.
Deniz Enerjisi
Deniz enerjisi, 1950’lerde başlayan bir hidroelektrik programına dayanıyor. Bu program, nehirlerin, göllerin ve denizlerin enerji üretimi için kullanılması fikrini içeriyordu. İskoçya, o dönemde kurulan altyapı bugün de enerji üretmeye devam ediyor, deniz enerjisi alanında küresel liderliğini koruyor. İskoçya hem dünyanın en büyük gelgit akıntısı projesine hem de dünyanın en güçlü yüzer gelgit türbinine ev sahipliği yapıyor. Orkney Adaları, deniz enerjisi endüstrisinin merkezinde yer alıyor, dünyanın tek akredite edilmiş deniz enerjisi laboratuvarına ev sahipliği yapıyor. Dahası, Microsoft gibi büyük uluslararası şirketler bile yenilenebilir enerji araştırmalarındaki uzmanlığı için İskoçya’ya yöneliyor. 2018 yılında şirket, enerji verimliliğini artırmak amacıyla Orkney açıklarında deniz tabanına devasa bir veri merkezi yerleştirdi. Bu tür projeler, İskoçya’nın bir dünya lideri olarak itibarını nasıl koruduğunun da göstergesidir.
DEMOKRATİK KONGO CUMHURİYETİ
https://www.nepad.org/agenda-2063/flagship-project/grand-inga-hydropower-project
Demokratik Kongo Cumhuriyeti, “Grand Inga Hidroelektrik” projesi kapsamında ülkenin ve tüm kıtanın elektrik arzına katkıda bulunmayı amaçlıyor. Santralin toplam kurulu gücünün 42.000 MW’ın üzerinde olması planlanıyor. 2018 yılında Inga 3 projesinin elektrik kapasitesini 4.800 MW’tan 11.000 MW’a yükseltme kararı alındı. 2018 yılının Ekim ayında toplam 18 milyar dolar yatırım maliyetiyle projenin gerçekleştirilmesi için hükümetle bir anlaşma imzalandı. Teknik çalışmaların, çevresel ve sosyo-ekonomik etki değerlendirmesinin yapılacağı kapsamlı bir süreci başlatmak için Çinli ve İspanyol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyum görevlendirildi.
Inga 3 projesinin artırılmış elektrik kapasitesinin 5.000 MW’lık kısmını Güney Afrika, 3.000 MW’lık kısmını Nijerya, 1.300 MW’lık kısmını Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki madencilik şirketleri, geri kalanını da DRC Ulusal Enerji Şirketi (SNEL) satın almak istedi. Gine de 7.500 MW’lık elektrik enerjisi satın alma talebini dile getirdi. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, 2019 yılında “Agence de Développement et de Promotion du Projet Inga (ADPI)” ile işbirliği yaptı, projenin tanıtım etkinliklerini düzenledi.
Projedeki Zorluklar: Proje uygulamasındaki mali kaynak seferberliği gecikmeye neden olacak. Projeye ilgi gösteren üye devletlerin sürece dahil olması ve 11.000 MW konsepti, iletim hatlarının geçeceği ülkelerle yapılan daha önceki anlaşmaları ve koordinasyon düzenlemesini etkileyecek.
Gelecek Dönemdeki Adımlar: Kaynak mobilizasyon çalışmalarını hızlandırma, Güney Afrika ve Nijerya’da (Inga-Calabar) iletim hatlarının geçeceği ülkelerle anlaşmalar imzalamak için ilişkiler kurma, proje için kıtasal düzeyde koordinasyon sağlama sürecinde uluslararası kurum ve kuruluşlardan destek alma.
KOSTA RİKA
https://www.worldfuturecouncil.org/100-renewable-energy-costa-rica/
Kosta Rika, yenilenebilir enerji alanında öncü ülkelerden biridir. 2014 yılından bu yana ülkenin elektrik enerjisinin yaklaşık %98’i yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilmektedir. Ancak genel enerjinin %70’i, ulaşım, endüstriyel ısıtma ve yemek pişirme gibi faaliyetler için yaygın olarak kullanılan petrolden ve gazdan sağlanmaktadır. Kosta Rika Devlet Başkanı Carlos Alvarado, ülkenin ekonomisini tamamen karbonsuz hâle getirme ve Latin Amerika’nın ilk karbon nötr ülkesi olma taahhüdünde bulundu. Hükümet, 2019 yılının Şubat ayında başlatılan karbonsuzlaştırma planıyla Paris İklim Anlaşması’na katkıda bulunmayı amaçladı. Plan kapsamında 2050 yılına kadar ülkenin sera gazı emisyonlarının ortadan kaldırılması hedefleniyor ve yeşil büyüme yoluyla ülkenin modernizasyonunun teşvik edilmesi amaçlanıyor. Bunu başarmak için sektörler genelinde %100 yenilenebilir enerjiyi uygulamaya yönelik etkili önlemlerin hayata geçirilmesi, kapsayıcı bir diyaloğun geliştirilmesi esas alınıyor.
Dünya Gelecek Konseyi, çok paydaşlı bu süreci kolaylaştırmak için Kosta Rika merkezli sivil toplum kuruluşu La Ruta del Clima ile güçlerini birleştirdi. Proje, bilimsel bulgulara dayanan, sivil toplum kuruluşlarının, akademinin, özel sektörün, çeşitli devlet kurumlarının bakış açısını ve ihtiyaçlarını dikkate alan kapsayıcı bir politikayı ön planda tutan yol haritasıyla yürütüldü. Yol haritası, Sidney Teknoloji Üniversitesi, Sürdürülebilir Gelecekler Enstitüsü (ISF) tarafından One Earth İklim Modeli’ni Kosta Rika’ya uyarlayarak geliştirildi.
Projenin amacı, yenilenebilir enerjiye odaklanmak, karbon salımını azaltmak, sürdürülebilir ve düşük emisyonlu enerji sistemi oluşturmak için ulusal çabaya destek olmaktı. Küresel bir perspektiften projenin amacı, Kosta Rika’nın küresel enerji geçişini ve karbonsuzlaştırma hedefine ulaşma sürecindeki liderliğini sağlamlaştırmak.