"Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyet'i diğeri Cumhuriyet Halk Partisi."

İşçinin iş ilişkisinde kişilik haklarının korunması

  • 25 Eylül 2023
SODEMSEN Toplu İş Sözleşmesi Avukatı Merve Nur Gök “İşçinin iş ilişkisinde kişilik haklarının korunması” başlığında yazdı.

“İşverenin yönetim hakkı sınırsız değildir. Bir yandan işverenin gözetim borcu diğer yandan işçinin kişilik hakları, işverenin yönetim hakkını sınırlamıştır. Kişilik, insanı diğer insanlardan ayıran, sadece o insana özgü olan özelliklerin bütünüdür. Kişilik hakları, bireyin seçimleri ve yetenekleri doğrultusunda kendisini gerçekleştirmesini sağlayan, varoluşunun güvencesi niteliğindeki haklardır. Bu haklar, Türk Medeni Kanunu’nun 23., 24. ve Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddeleriyle güvence altına alınmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 23 maddesi uyarınca, hak sahibinin kişilik haklarından vazgeçmesi, bu haklardan feragat etmesi olanaklı değildir.

İşçinin kişiliğini koruma yükümlülüğü getiren Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesine göre işveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek zorundadır. İşveren sadece saygı duymakla da yetinemez. İşverenin işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlaması da gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesi işvereni, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramaması, tacize uğrayanların daha fazla zarar görmemesi için gerekli önlemleri almakla yükümlü kılmıştır.

Genele uymayan davranışlar garip karşılanmaktadır, zaman zaman tehdit olarak görülmektedir ve farklı olan kişiler hedef olmaktadır. Geneli temsil edenler kolaylıkla gruplaşabilir. Bu gruplar, farklı olanı yıldırmak, uzaklaştırmak için harekete geçebilir. Bu süreç, son dönemlerde mobbing kavramıyla ifade edilmiştir. Mobbing, bir kez yapılan, rasgele bir saldırı değildir. İşyerinde işçiye yapılan, işçinin işini, hatta sağlığını tehlikeye atan her davranış da mobbing değildir. Mobbingde hedef seçilen biri vardır. Mobbing, bir kişi ya da grup tarafından hedef seçilen kişinin, kendisini değersiz, aşağılanmış hissetmesi, grubun iktidarına biat etmesi için sistemli gerçekleştirilen, amaca uygun her türlü söz ve davranıştır.

Kişilik hakları, bireyin seçimleri ve yetenekleri doğrultusunda kendisini gerçekleştirmesini sağlayan, varoluşunu güvence altına alan haklardır. Yargıtay, bu hakları şu şekilde tarif etmiştir: ‘Kişisel haklar, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Hayat, beden ve ruh tamlığı, vicdan, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü, servet, haysiyet ve itibar, ün, ad, sır ve resim, kişisel varlıklardır. Şeref ve haysiyet, dahil olduğu toplumun gerekli saydığı ahlaki niteliklere sahip olduğu ya da böyle kabul edildiği için kişiye verilen değeri ifade eder. Kişinin onuru, şerefi ve saygınlığı, onun toplum içindeki manevi değerlerinden oluşur. Bunlar, kişinin ahlaki değerleridir. Herkesin içinde yaşadığı toplumda, ilişki kurduğu çevrelerde onuru, şerefi ve saygınlığı vardır. Kişiyi küçük düşürmek, yanlış tanıtmak, gülünç ya da zor duruma sokmak, kişiye düşmanca bir ortam hazırlamak amacıyla yapılan davranışlar manevi değeri nasıl zedelerse, bir olayın aktarılması ya da olay veya kişinin eleştirilmesi de çok kez şeref ve saygınlığa, onura müdahale niteliğinde olabilir. Ancak bu müdahalenin haksız olması, diğer bir deyişle hukuka aykırı bulunması gerekir.’ (Yar. 7. HD., E., 2014/14808, K., 2015/131, T. 20.01.2015)

İşçinin işyerinde kişilik haklarının korunması, iş hukuku kapsamında gereken önem ve titizlikle ele alınmış değildir. İşini koruma kaygısıyla temel haklarını korumayı ertelemek zorunda kalan işçilerin, kişilik haklarının ne olduğu, nasıl korunması gerektiği hakkında bilinçli olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Cinsel taciz veya saldırı ayrı tutulursa, işçiler, iş sözleşmeleri sona erdirilene kadar kişilik haklarına yönelik ihlallerin iş ortamından kaynaklandığını, buna katlanılması gerektiğini düşünmektedir. Kişilik haklarını önemsememek sadece işçiler arasında değil, iş hukuku uygulayıcıları arasında da yaygın bir tutumdur. İspat zorluğu, kültürel sınırlılıklar, yasal düzenlemelerdeki eksiklikler, kişilik haklarını korumaktan kaçınma, görmezlikten gelme gibi bir tutumun yerleşmesine neden olmuştur.”

Kaynak: Murat Özveri, İşçinin İş İlişkisinde Kişilik Haklarının Korunması: Mobbing ve Yargı Kararları, Çalışma ve Toplum, 2023/4 (79).


Önerilen Haberler